Gönderi

·
Not rated
1930'ların Anadolusu...
Değirmen..Sabahattin Ali'nin İçimizdeki Şeytan'ı kadar betimleme dolu olan bir kitabı daha.Anadolu insanını,ülkenin bazı kurumlarındaki yozlaşmayı,insan sömürücülüğünü,ahlaksızlığı,aşkı,doğa üstü olayları anlatan,yer yer öven yer yer yeren 16 öyküden oluşan kitap.Bazı öyküleri beni çok sıksada,bazılarını bitirmek istemeyerek gece yarılarına kadar merakla okudum.Birçok yerin altını çizdim okurken.Ben mesleğimden dolayı bazı eski kelimeleri anlasamda,anlamadığım kelimelerde vardı,bu da kesintisiz okumayı kesiyor,dipnotu okuyup sonra tekrar üst satıra çıkmanız gerekiyor.Yine de ben Türk edebiyatı klasiklerine dünya klasiklerinden daha çok şans verilmesi gerektiğini düşünüyorum.Kitapta ki"Bir kadın dalaveresi" ve "Değirmen öyküleri"beni en çok etkileyenlerindendi.Kısaca Değirmen öyküsüne değinmek istiyorum:Kahramınımız " Atmaca" klarnet ustası.Değirmencinin sakat kızına aşık olur.Ama ne aşk!Kendi tabiriyle "Mavzer kurşunu gibi çarptığını yere seren bir aşk."Değirmencinin kızı, küçükken sağ kolunu değirmenin çarklarından birine kaptırır.Gel zaman git zaman o da Atmaca'ya ilgi duyar.Kız ise gönlünün olduğunu ama sakatlığından dolayı karşısında ezilip büzüleceğini hal böyle oluncada bu işin olmayacağını ve gitmesini söyler.Bir gün değirmende bir eğlence düzenlenir.Atmaca Klarnetiyle dinleyicileri büyüler.Müzik bitince genç adam tahammül edilemez bir acıyla değirmenin bir köşesine çekilir ve kendi sağ kolunu keser.Oracığa yığılır.İşte bu hikaye şu cümlelerle biter:"Fakat sevgili bir vücutta bulunmayan bir şeyi kendisinde taşımaya tahammül etmeyerek onu koparıp atabilmek işte adaşım, yalnız bu sevmektir...
Değirmen
DeğirmenSabahattin Ali · Olympia Yayınları · 202044.9k okunma
·
26 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.