Yağmurla karışık yağıyor üzerime esaret
Üç kuruşa bir işverene satılan bir özgürlük
Kaldırımlarda yorgunluk atıyor adımlarımı
Mesaide kanı emilmiş,eti yenmiş bir işçi kadın ölüsü
Bu şehrin her köşe başında,hepinizin ,her gün evine dönerken gördüğünüz ölüsü
Ardı sıra yaşanmamışlık, ardı sıra yılgınlık, ardı sıra bitkinlik...
Ağır geliyor bazen ...
Ağır geliyor sık sık...
Yahu işte ağır geliyor hep artık !
Bu çoğul,bu esareti kabullenmiş,bu direnmekten vazgeçmiş, bu inancını yitirmiş
Boğazına kadar şehir dolusu bu kalabalık
Ardı sıra suskunluk ardı sıra korkaklık ardı sıra teslimiyet...
Her köşe başı benimle konuşuyor sanki
Yüzyıllık acı hikayelerini anlatıyor şehrin
Ölümcül, korkunç,iğrenç ,umutsuz, müstehcen hikayeler anlatıyor her köşe başı.
Elime yüzüme bulaşıyor şehir
Öyle umarsız ,öyle arsız ,öyle ısrarcı
Ben yürüyorum sanki tüm şehir yürüyor
Omuzlarımda,sırtımda ,kafamın üzerinde ,göğsümün kafesinde ,ruhumun üzerinde yürüyor sanki bu kalabalık
Tüm umutlarımın , sevincimin, direncimin ,insan olmamın üzerinde yürüyor sanki
Üzerimden çıkarıp atamıyorum, yakamdan söküp atamıyorum
Caddeleri ,sokakları , fırsatçıları,dolandırıcıları ,kolpaları , satıcıları,orospuları....tüm bu şehir dolusu kalabalığı
Tüm şehir sanki beynimde yaşıyor uyuyor ,uyanıyor ,çalışıyor ,yiyor ,içiyor , sevişiyor ,işe gidiyor, eve dönüyor ...
Tüm şehir benliğimde, boğazına kadar kalabalık
Oysa ceplerim dolu dolu yalnızlık
Oysa her köşe başım sadece ıssızlık
Yine de
Elime yüzüme bulaşıyor şehir
Çok kimlikli aslında hiç kimse olamayan bu kalabalık
Gültuğba