Gönderi

Yar'alarımız..
Aşk Yarası Kalpte durdukça ateşe döner. Duramayıp dışarı çıksa ortalığı ateşe verir ne diner ne söner, lakin ateşten başka ne dönüştürür ki ham bir kalbi..? Kalp dediğin zaten üşüyen bir ateş parçası değil miydi? Nice görünmez ateşler vardır ki, görünürdeki ateşlerden daha yakıcı ve daha yıkıcı kesilmiştir.. Ateş gibi, aşk gibi, yakıcı, yıkıcı yaşam yangınlarıyla baş etmenin yolu söndürmekten değil; daha büyük bir ateş yakmaktan geçiyor.. Günümüzde ise aşk yarasının derininde, onursuz aşkların gölgesinde, tutkunun karanlık yüzü var.. Anlamak Yarası Dostoyevski'nin "her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır" sözü zekanın acıtan yanını ifşa ediyor. Benlik yaraları zeka, yetenek, entelektüel birikimle birleştiğinde en büyük bahtsızlığa dönüşüyor.. Yaşam, böyle nicelerinin ihtişamlı yanılgılarıyla dolu.. Büyümek Yarası Büyük dertler, büyük acılar, büyük sınavlar, büyük aşklar. Büyük, “olağan”ı büyütmek içindir çoğu zaman.. Büyük insanlar, büyüklüklerini o büyük acılara borçlu değil midir zaten? insan büyür değişir dönüşür lakin bazen olması gerekene, bazense tam tersine.. Dil Yarası Yıllar geçse bile dilin dikeniyle açılmış yaralar kapanmıyor. Hele de kötülüğün zehrine bulanmışsa dil dikeninin yarası iyileşmiyor.. Dilimizin dikeniyle incittiğimiz her kalbin kanı elimizde. Vakti geldiğinde başka bir dil dikeni öyle batacak kalbimize.. Hüzün Yarası Ait olunandan uzak düşmek hüzün verir insana.. Olası olanın olmamasında ne büyük bir hüzün var..? Ancak kendisine ait olan şey eksik bırakabilir insanı.. incelik Yarası "içtenlik" ve "incelik" arasında “incecik” bir fark var. İnce olan her şey içten değil. İçten olan, ince olduğu kadar samimi ve sahicidir. Oysa ince olan ve zarif görünen bazı şeyler içten değil.. incelikler parfüm kokusuna, içten bir iyilikse taze çiçek kokusuna benzer. Biri etkiler, biri kalbe işler.. Kibir Yarası Kendini ve haddini aşan gurur, en büyük yükü insanın. Egosu incinince kibrine kaçan insanın şifasızlığı en kötü şey. İnsanın varlığına, ruhuna ve tekamülüne en büyük hasarı verir kibir. Küçük bir incinişi yara; yarayı ise kanser yapar.. Kendini ve sınırlarını kabullendikçe yükü de sızısı da hafifler insanın.. Kimlik Yarası “Kurtuluşu bir başkasında görmek, yıkılmanın en güvenli yoludur” der Beauvoir Şifayı başkasından ummak, daha da derinden yaralanmanın en acı verici yolu.. İnsanların yakındıkları dert, acı, sıkıntıların kaynağı çoğu zaman kendisi. Derdi doğuran da kendi. Dertten yakınan da kendi. Dermanı da kendi.. Öyle bir bataklık ki bu kimse kurtaramıyor kendinden kendini.. Yaranın Yararları Yaralanma korkusundan yahut yara acısından olmayan, yaralanmanın erdemini bilen şefkat bu yüzden duyguların en yücesi. Şefkatin bu bilgisine canı yanmadan varan var mıdır peki? Yaranın içinde büyüyen güzellik vardır. Yaranın içinde şifası vardır. Yara neremizde olursa olsun şifa kendimizde.. Kendi yarasının şifası olabilen, kurtarıyor kendini her tür acıdan. Kendine şifa olamayana ise değen her şey yara zaten. Eylem, içte çözülemeyen her şeyin yolunu işaret eden en güzel şifa bazen. Büyük acıların küçük acıları bastırması gibi.. Yaranın keşfinden hem teşhis hem de sanat çıkıyor, çünkü yaranın keşfi de şifaya dahil.. Yaşadığın geçmiş dahil her şokun ve zorluğun seni sen yaptığını, eşsizleştirdiğini, güçlendirdiğini kabullen. Kendini zihnini izle ve her daim kalbini dinle, hayat tüm olanı biteni ile bir bütün olarak gülümsüyor bize. Göz kırpıyor “gel ve sadece yaşa” diye..
·
41 views
Siyah ay okurunun profil resmi
Bence insan hiç aşık olmasın
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.