Gönderi

ÇOCUKLUK SAATİ
İşten yeni çıkmıştı. İkindi vaktinin akşama ilerleyişini takip ediyordu adımlarıyla. Bir yandan yere düşen yağmur damlalarının merkezden çevreye halkalaşan hareketini izliyor bir yandan da günün yüzüne bıraktığı yorgunluğu siliyordu yağmur ile. Küçükken eve sırılsıklam geldiği zamanları hatırladı. Yolun üzerine biriken su öbeklerine itinayla basıp ayağından başına kadar ıslandığı günleri… Çocukluğunda unuttu kendini bir an. Bir an herkesin biraz çocuk olduğunu hatırladı. Herkesin bir çocukluğu vardı. Durak iş çıkışı saatlerinde kalabalıktı. Uzayan kuyruğa kendini ekledi. Dağınık bir sıra olmasına karşın herkes önündekinin ve arkasındakinin farkında görünüyordu. Birazdan otobüs gelecek ve bu kalabalık çeşmeden bir damacanaya akan su gibi otobüsün içine dolacaktı. Tuhafına gitti aynı günün içinde olmak bu kadar insanla. Herkes gün içinde yaşadıklarını yüzüne takmış kısa aralıklarla birbirine bakıyor, hikayesinin geri kalanını etrafından tamamlamak istiyordu sanki. Onun gibi. Otobüsü ilk görenlerdeki hareketlenme yavaşça sıranın arkalarına sirayet etti. Herkes birkaç kartın arasından otobüs kartını bulup hazır etmeye çalışıyordu. O sırada ağlamaklı bir çocuk sesinin içine dokunduğunu hissetti. Kartını kaybetmiş bir öğrenci yardım istiyordu. Kolundaki saati göstererek eve çok geç kaldığını, ailesinin merak etmiş olabileceğini söylüyordu. Gideceği yer onunkinden birkaç durak önceydi. Sıra kendilerine geldiğinde öğrenci için de kartını bastı. Çocuk nazikçe ücretini vermeyi teklif etti. O da nazikçe bu teklifi reddetti. Yol duruyor, otobüs ilerliyor duraklar peşi sıra eksiliyordu. Çocuk telaşından hiçbir şey kaybetmemiş sık sık saatine bakıyordu. "Zamanla olan ilişkisini güneş ile kursaydı keşke" diye düşündü. "Belki bu kadar geç kalmazdı." dedi içinden. O sırada ilk saati belirdi gözlerinin önünde. O su geçirmez, alarmlı kol saati. Takmayı çok sevdiği, çıkardığında kolunda izi kalan o meşhur marka saat. Ne kadar uğraşmıştı o kol saatini aldırmak için babasına. Eskiler çocukluklarında bir saati muhafaza edebileceklerini göstermek için üzerlerinde yumurta taşırlarmış bir hafta. Bu zor imtihanı birkaç defa dinlemişti babasından. Bir an durdu ve güldü kimseye belli etmeden. Aklına suyun altında ne kadar kaldıklarını o saatle tuttukları zamanlar geldi. Su geçirmez diye yüzerken bile çıkarmazdı. Az hava atmamıştı onunla. Kırsalda bir saat, her zaman bir saatten fazlasıydı. Sahi ne olmuştu o saate? Neredeydi şimdi? Güldü. Yumurta imtihanına tabi olmadığı için üzüldü. Öğrencinin durağına az kalmıştı. Onu sakinleştirmek için yanına yaklaştı. Çocuk kolunu sıyırarak babadan kalma saatine tekrar baktı. Su geçirmez, o meşhur markalı saate. Saat zamanı değil babasını gösteriyordu sanki. Babasının üzülmesini istemiyordu. Otobüs durdu ve çocuk indi.Tamamlanmış bir hikayeye el salladı dışarıdan. Hikaye hemen koluna saat yaptı dişleriyle. Kaybettiği zamanı koydu içine, çocukluğunu koydu ve inmek için düğmeye bastı.Keşke zaman ile olan ilişkisini bir saatle kursaydı. Çocukluğuna bu kadar geç kalmazdı. 02.12.2022
··
277 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.