Gönderi
298 syf.
9/10 puan verdi
Colleen Hoover falım sakızına mani yazsa bile okurum. Kadın romantik türünün kraliçelerinden birisi kesinlikle. Yalnız Verity biraz farklı. Biraz gerilimli (biraz mı?!) biraz da merak uyandırıcı.
Kitap daha ilk cümlesinden hikayenin içine çekiveriyor sizi. Bir kitabı okuyup okumamaya ilk sayfasından karar veririz genelde. Verity’de tek bir cümle bile yeterli olmuş. Sonrasında da meşhur replikteki gibi: “Beni boğdu boğdu duvara attı.” Bilmem anlatabildim mi?
Baş karakterimiz Lowen Ashleigh bir yazar. Bir gün kendisine kaza geçiren ve meşhur serisini tamamlayamayacak durumda olan Verity adında başka bir yazarın serisini tamamlama teklifi geliyor. Yalnız bu durum asla kimseye bahsedilmeyecek ve Lowen, Verity’nin esrarengiz evinde bir süre konuk olacak. Tabii Verity, kocası ve çocuklarıyla birlikte.
Lowen teklifi kabul edip çalışmaya başladığında çalışma odasında tesadüfen Verity’nin günlüğünü buluyor. Bir yazarın serisine devam edebilmek için onun iç dünyasını öğrenmenin faydalı olacağını düşünen Lowen günlüğü okumaya başlıyor. Bu noktada Verity’nin ağzından geçmiş günleri de okumaya başlıyoruz. Yoksa dehşet günleri mi demeliydim?
Okurken o kadar sinirim bozuldu ki bölüm aralarında kitabı kapatıp zihnimi dinlendirme gereği duydum. Ve sonu… Sonu öyle bir ters köşe ki kitap boyunca delirdiğim yetmezmiş gibi bitince de delirdim.
Klasik bir CoHo kitabından beklediklerinizi beklemeyin burada çünkü Verity bambaşka bir şey. CoHo sadece romantikte efsane değilmiş bunu kanıtlamış oldu.
Bu arada kitaba ekstra bir bölüm daha yazdı ve yurt dışında altın renkli cildiyle satışa çıktı. Bizde maalesef yok ve o muallak sondan sonra yeni bölümünü fena halde okumak istiyorum.
·
59 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.