Gönderi

·
Not rated
etika'ya maruz kalırken bende oluşan duygulanışlar
biraz spoiler içeriyor olabilir "the funny thing about the ethics is that although it looks like an old-fashioned terribly boring maths textbook with definitions, proofs, propositions, demonstrations, when you read it, at least when I read it, it comes across as telling a story as well in a sense that it's an idealized intellectual autobiography." bu etika'yı anlayabilmek için göz attığım videolarda karşıma çıkan jonathan ree'nin yorumu, beni güldürmüştü. ancak tabiki ben sadece korkunç derecede sıkıcı bir kitap kısmına katılabilirim. bu kitabı bir hikaye gibi görme şerefine erişemem. etika'yı bazen anladım, bazen anlamadım, bazen öfkelendim. okumak zordu ama istememe rağmen hırs yapıp geri döndüm. neden hırs yaptım, bilmiyorum. bu kitabı okurken bende olusan öfke ve serzenislerin nedeni spinoza'ya sempati duymam ama garip bir şekilde onun bir rasyonalist oldugunu kaçırmış olmamdı. sadece alıntı okursanız böyle olur! (duygular varolus gücümüzde artıs veya azalıslardır sözüyle beni kendine hayran bırakmıştı) yine etika'yı anlayabilmek için ara ara ulus baker dinliyorum ve çetin balanuye'nin "spinoza'nın sevinci nereden geliyor" kitabına bakıyorum. yarım yamalak anlamalarım ve yardımcılarımın bana sundugu bu bulanık spinoza felsefesi(etika temelli) günlük hayatımda üstümde nasıl bir his bıraktı, bende nasıl fikirler ve onlara tekabül eden duygular! oluşturdu diye sorarsanız, basitçe şöyle: her sey icin idealize edilmis bir form bulmaktan kacınmalıyım. dogayı ve kendi tabiatımı böylece kabul etmeliyim. aynı zamanda, bazı konularda ne kadar da aşkıncı oldugumu görmüs oldum. her fırsatta cezalandırılmıs veya bir kurban gibi hissetmek askıncı perspektifin sonucları olmalı. (biraz da depresif, karamsar bir ruh halinin) bunları törpüleyebilirim. ancak etika'yı okurken ve kitap hakkında söylenenlere, yazılanlara bakarken çoğu zaman anladıgım ve hissettigim benim biricik "yüce"dünyamın indirgenmeye çalışılıyor olmasıydı. aklın kapsamı içine, doganın kapsamı içine. sanki hayal etmek, hayret etmek, sezgiler bile "yerilmişti". spinoza felsefesi bazen derinlerden çıkıveren yabani aşkıncılığımı görmemi saglamıs olsa da, dünyamda bazı yerlerde, bazı indirgemelere ihtiyacım olsa da, askıncılık benim hayatımda sadece yıkım getiren bir sey olmadı. (askıncılıgımı nerede ve ne zaman sürdürmem gerektigi, ne zaman rasyonel olmam gerektigini az cok biliyor olmamdandır belki de)eminim, iddia ettikleri de bu degildir. maruz kaldıkları kilise aşkıncılıgı, ortacag askıncılıgı olsa gerek.(çünkü spinoza insanın hayret duymasını bile bilgisizlige baglıyor ve bunun kilisenin elinde bir arac oldugunu söylüyor)düsünceleri karsı düsünceler, tepkiler olarak degerlendirmek daha dogru olabilir, tarih bize bunu söyler değil mi? su an kilisevarimsi tehlikeler altında olmadıgımı düsünüp, kendi askıncılıgımı, kendi felsefemi degerlendiriyorum. askıncılıgın toplumsal etkileriyle su an, ilk asamada, ilgilenmiyorum. keske okurken tarihsel ve toplumsal unsurlara daha çok dikkat edebilsem ama hep kendi cismime kayıyor gözüm. spinoza'nın insanların dogaya tamamen bir kullanılacak bir sey gibi bakmak, tanrı'nın her seyi insan icin yaratmıs oldugunu düsünmeleri konusundaki elestirilerine katılıyorum. katıldıgım baska seyler de var ama sanırım daha fazla yazmayacagım. kitaba tekrar bakmam ve düsünmem gerekecek, ancak bugünlük bu kadar yeter. zaten bu da pek kitap incelemesi gibi degil, kitabı okurken yasadıgım ic catısmalar incelemesi oldu. ne spinoza'nın tanrısı ne de kilise'nin, tanrısı! iyi okumalar!
Etika
EtikaBaruch Spinoza · Dost Kitabevi Yayınları · 20191,615 okunma
·
220 views
peri okurunun profil resmi
aşkıncılık üstüne yaptıgım yorumlar daha cok cetin balanuye'nin spinoza anlatısı üzerinden
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.