Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

232 syf.
·
Puan vermedi
YASAL YAMYAMLIK..
Hassas kişilerin okumamasını öneririm. İğrenç ve mide bulandırıcı ögeleri fazlasıyla barındıran bir kitap ve inceleme. Sizce insanoğlu ne kadar ileri gidebilir ? İnsan eti dememek için özel isimler koydular. Sanki ismi değişince aslı da değişiyormuş gibi. Kitaba ilk başladığımda ne kadar uç bir kurgu olduğunu düşünüyordum , fazla distopik bir eser diyordum. Tam o sırada instagramda bir habere denk geldim. ' Et , iklime en çok zarar veren gıda ürünlerinin başında yer alıyor...' Derken yapay et üretimi çalışmalarından bahsederek devam eden bir haber. O haberi okuyunca aslında bu kitabın o kadar da uç olmadığını anladım. Kendi besi hayvanlarımızın etlerini değil , yapay et yememizi isteyen birileri var. Oysa biz insanız ve ete ihtiyacımız var. Ama yapay ete değil. Kitapta bir 'Geçiş' süreci var. Normal seyrinde giden bir hayat , hayvanlara bulaşan bir virüsle alt üst oluyor. Hayvanların taşıdığı bu virüs , insanlar için ölümcül. O yüzden hayvanlar öldürülüyor , yakılıyor. Ve etsiz bir yaşam sürmek gerekiyor. Ama zamanla et ihtiyacı bastırılamıyor ve uzmanlar , doktorlar , bilim adamları bir araya gelip insan etinin yenilebileceğini söylüyor. Böylece yasal yamyamlık ve Geçiş süreci başlıyor. İnsan üretim fabrikaları , insan kasapları ve mezbahaları , özel besi insanlar , zengin godamanların tatmin duygularını gidermek için avlanılmak üzere üretilen insanlar , bilime ve teknolojiye yön vermek için deneylerde kullanılmak üzere insanlar , borcunu ödeyemediği için av olmayı kabul eden insanlar , özel et kalitesini artırmak için yapılan deney ve kullanılan ilaçlar , et kalitesine göre sınıflandırılan ve damgalanan insanlar , parası olmadığı için leşlerle beslenen leşçiller , özel kesim aletleri , her bir işlem için apayrı ortamlar makineler elemanlar çalışanlar , besiyi bayıltmak için tokmaklar kesmek için aletler soymak için elemanlar ilerletmek için düzenekler pişirmek için fırınlar kanları süzülsün diye askılıklar , yüzülen deriler , sularda kaynatılan cesetler ve bu cesetleri kazanda kontrol etmek için kullanılan çubuklar , boşaltılan organlar ve işkembeler , besilerin tüylerinin yolunması için makineler , kasap vitrinlerinde eller kollar bacaklar böbrekler diller kelleler bağırsaklar , besiyi taze ve canlı tutmak için kullanılan bin kesikle ölüm yöntemi , evlerde taze pişirilsin diye besilerin saklandığı soğutma odaları , nasıl iyi pişirilir diye basılan el kitapları , canlı canlı kesilip pişirilince daha lezzetli(!) olan insanlar.... Daha neler neler. Hepsi yasal ve hepsi düzenli. Hayvanlara edilen işkenceler , yakılan köpek yavruları , duvardan duvara vurulan minik canlar.. Sevdikleri öldüğünde cesedi gömmek yerine yakanlar.. Gömülünce mezardan çıkarılıp birilerinin tabaklarına servis edileceğini bilenler.. Kişi kendisine bir dişi alabilir , besleyebilir , kurban edebilir , kesebilir , satabilir. Ama cinsel ilişkiye giremez. Bu durumda besinin de cinsel ilişkiye giren kişinin de gideceği yer belediye mezbahaları oluyor. Dişi sahiplenen insanları belli aralıklarla müfettişler teftişe geliyor. Besi ölürse , satılırsa ya da besiye herhangi bir şey yapılırsa bu yetkililere bildirilmek zorunda ve kaydı ona göre değişmek durumunda. Besilerin alınlarında kızgın şişle yapılmış kocaman kalite damgaları mevcut , bu şekilde kayıtlarda yer alıyorlar. BSN , besilerin en kalitelisi. Bir servet değerinde. En lezzetlisi. Birinci Saf Nesil. Kişi besisini özel soğutma odasında canlı saklayabilir ve misafirleri geldiğinde besisinden istediği bir organı kesip pişirebilir. Tabi besinin hala canlı kalması için yöntemler var. Kitapta o var. İsmini cismini biliyoruz ama o diye okuyoruz. İnsanların , besi diye anıldığı bir kitapta Marcos isimli kişiye o demek pek de mühim değil. Bir insan ne kadar aşağılanabilir , ne kadar önemsiz olup yok sayılabilir ? Bir insan tatmin duygusu için ne kadar vahşileşebilir , bir insan açlık durumunda ne kadar acımasız olabilir , bir insan iş adı altında başka bir insanı nasıl umursamadan kesebilir ? Lokantalarda özel soslarla marine edilen , özel sebze ve baharatlarla sunulan eller , kollar , parmaklar , göğüsler , diller ve daha neler neler.. İnsanların birbirine insan hediye ettiği bir yer. Ah insan değil , besi diyecektim. Özellikle dişi besiler bayağı rağbet görüyor. Hamile kalıp üretimi devam ettirmeleri büyük artı. Erkek besiler daha çok deneyler ya da avlanma için kullanılıyor. Hamile besiler de avlanmada oldukça tercih ediliyor , çünkü annelik güdüsüyle vahşileşiyorlar ve bu da acılara büyük haz veriyor. Derken ona da bir dişi hediye ediliyor. İlk başlarda dişiyi bir dert , sıkıntı olarak görse de zamanla ona karşı fikri değişiyor ve yasak olan bir süreç başlıyor. Sonu beni alt üst etti. Ondan ümitliydim doğrusu. Tek başına da olsa düzeni değiştirmek için , sistemi bozmak için bir şey yapar sanmıştım. Kendisi sistemin en temel adamlarından biriyken. İçimde tarif edemediğim bir acıma hissi var. Anlamlandıramadığım bir duygu karmaşası yaşıyorum. Üzülüyorum ama en çok da merak ediyorum , insanoğlu bir gün gerçekten bu kadar ileri gidecek mi. Şu an fetüs ve cenin yeme olaylarını okur , duyar olduk. Sadece yasal değil. Ama insanoğlu ve para var oldukça mümkün olmayan ne var ki ? İnsanoğlu çıkardan ibaret ve çıkarının bittiği yerde insanlığı da bitiyor.
Leziz Kadavralar
Leziz KadavralarAgustina Bazterrica · Çınar Yayınları · 2020461 okunma
·
192 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.