Gönderi

184 syf.
10/10 puan verdi
Hayatın tadına varmakta geç kalmayın :)
Okumakta geç kaldığım bir eserdi. Daha fazla zaman kaybetmeden okuduğum için çok mutluyum. Bana kazandığım ya da kaybettiğim her şeyin birer tecrübe olduğunu yeniden hatırlattı. Kitaba gelecek olursak; romanın kahramanı Santiago’nun anne ve babası rahip olması için onu papaz okuluna göndermiş. On altı yaşına geldiğinde rahip olmak istemediğini, okuldan ayrılmayı ve gezginci olmak istediğini babasına söylüyor. Bunun üzerine babası da, oğluna içinde üç adet altın İspanyol parası olan bir kese vererek oğluna “git, kendine bir sürü al ve en iyi şatonun bizim şatomuz ve en güzel kadınların bizim kadınlarımız olduğunu öğreninceye kadar dünyayı dolaş” diyor ve oğlunu kutsuyor. Önce, babasının vermiş olduğu parayla bir koyun sürüsü alıyor ve yaşamının büyük düşünü gerçekleştirmeye başlıyor; artık geziyor. Akşam yattığında uykusunda gördüğü rüyaların da etkisinde kalarak; gördüğü bir düşün gerçekleşme olasılığının yaşamını ilginçleştireceğini düşünüyor ve o şekilde hareket ediyor. Romanın ana konusunu teşkil eden Mısır Piramitleri’ne gitmesi ve orada hazine bulacağı ona rüyasında söyleniyor. Romanın kahramanı, rüyasını gerçekleştirmek için önce bir falcı kadına rüyasını anlatıyor. Falcı kadın Salem kralı olarak tanıtan yaşlı adamla konuşuyor, kendi amaçlarını anlatıyor. Yaşlı adam, hayatın gizemleri hakkındaki bilgiye karşılık Santiago’dan sürüsünün onda birini vermesini istiyor. Yaşlı adam, Santiago’ya biri beyaz diğeri siyah olmak üzere iki adet gizemli taş veriyor ve siyah olanı “evet”, beyaz olanı “hayır” anlamını taşıyan bu taşları “zora düştüğün zamanlarda kullanırsın ancak kendi kararını kendin vermeye çalış” diyor. Mısır’a gitmek için önce koyun sürüsünü satıyor ve parasını cebine koyarak yola çıkıyor. Arap çocuğu ile tanışıp, beraber pazara gidiyor. Fakat Arap paralarla birlikte kaçarak Santiago’yu bu şehirde parasız pulsuz bırakıyor. Bunun üzerine Santiago para kazanmak için bir billuriyeci dükkanında çalışmaya başlıyor. 6 ay kadar burada çalıştıktan sonra Santiago yeterli parayı kazanarak tekrar yola koyuluyor. Yolda bir İngiliz’le karşılaşıyor. Yolda karşılaştıkları güçlüklerde kendi kişisel menkıbelerini aramak üzere yola çıktıklarını söylüyorlar. Santiago, yüreğinin söylediklerini dikkatle dinleyerek çölde ilerlemesine devam ediyor. Karşılaştıkları güçlükler karşısında hep kendi kişisel menkıbesine güveniyor ve sonunda kumullar tepesine ulaşıyor. Piramitler, bütün görkemiyle karşısında yükseliyor. “Gerçekte kendi kişisel menkıbesini yaşayan kimseye karşı hayat cömerttir” diye düşünüyor. Sabah uyandığında gerçekten bulunduğu yeri kazmış ve içi mücevher dolu bir sandık bularak rüyasında gördüğü ve Mısır’a piramitlere kadar gidip bulmayı arzuladığı hazineye kavuşmuştur.. Bence insanın yoluna ışık olabilecek tecrübelerin, altın değerinde kıymetli birer maden olduğunu anlatabilecek potansiyelde bir kitaptı. Hayattaki mutluluğumuz bazen bize uzak gibi görünse de çok yakınımızda olabilir. Bunu geç de olsa anlamak bize hayatın tadına varmamızı sağlayacaktır. Okumakta ve hayatın tadına varmakta geç kalmayın sevgili okurlar..
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2009208,1bin okunma
·
89 görüntüleme
Aşkınıyam. . . okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme olmuş. Yüreğinize, kaleminize sağlık🌸🌸
Bookstagram okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim, hep birlikte okuyalım okutalım inşallah 🌸💐
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.