Gönderi

KIRILMA GÜNLERİ 2.GÜN
Gözleri kamaşmış gücün yanında. İhtimal yok gittiniz bilmezler sevdiğiniz türküler çalınmıyor artık, şarkılar kırlenti ,çocuklar uçurtma uçurmuyor sokak aralarında ,gülümsemek gökyüzünde yüzlerde asık bir ihtiyar, köz oldum hoş-çakalın ben değişmem .Küçülmüş bir dünyanın alçağında bağırmaya çalışan ben, millet delirmiş kötülük eskiden gizledi-lirdi, şimdi yollun başında vura vura ,izletilen yaygınlaştırılması olağan kötülük,rüşvet hak kayırma sıradan elimden bir şey gelmiyor dost utanırım, lise hocam bir ara şöyle bir şey demişti, bir tek insan ne yapar demeyin bir insan dünyayı değiştirebilir doğru diyor da galiba dost sizin devirden bahsediyor, bir çöle orman diktiniz lakin ormanımızı kemiklerinizle birlikte kül ettik. Hiç yere öldünüz demek düşüncemi sızlatır, ne zaman yazmak istesem parmaklarım kangren olur, daha da hırçınlaşırım koparmak gelir ,elimde kağıt yanar ,yanan kağıt değil fikrim ,sonra yine bir sessizliğe bürünürüm yazamamak gerçekleri laf cambazı olduk ,bu sayede yaramı sarmaya zaman ayıramamak.  Gözlerim duvara bakınca boşluk görmüyorum dedim ya, ne getirdik ki ne götürelim o öyle olmuyor bir şey getirmedik ama çok şey götüreceğiz, bütün yapıp ettiklerimiz yakımıza yapışmaz mı hangi dilde okursak okuyalım zalimlik her daim rövanş da olan kelle avcılığı. Öyle bırakıp gitmek bu alın yazımı karaya boyayanlar, elimde ki mavi fırçayı siyaha bulayanlar, göğsümün altındaki kente gelirsen unutma beni ara ben de seni ,ben attım avucumda kini  sürgüne yolladım kendimi ,biri de çıkıp desin ki anlıyorum seni be, yalnızlık bu çağ zindan çağı gözümüze tutmuşlar feneri ,güneşli günler de yapay ışıklara hapsettiler bizi ,hayat bu ya devam ediyor kesintisiz bir gün bitiyor, diğer gün o da bitiyor, bir sona doğru gidiliyor boş yere mi bu karamsarlığım, karşıma güçlü bir depresyon belirtisi olan kaderi almak ne kadar akıl karı ,bazen uykumda uzak diyarlara mutluluk taşımak, en kötü gün bile anılaşıyor. Hep yarım yaşamak aklımı elime alıyorum da ,kalbim doğurur beni ve aklımı yeniden yenik düşerim, tırnaklarımı geçirip söküp atmak istiyorum bir daha yenilmemek için, susuz bırakır beni yutkunamıyorum ,insafsızlığın ortasında onlar gibi olmak istiyorum ,bir fırsat vermiyor kalbim, acıt diyor kendini acıtma başkasını  varsın giden sen ol yenik sen düş. Fakat düşlerini düşmemek için harcama, çiğne yut taş kemir senin gözün kara yüreğin değil ,kıramazsın beni diyor benimle savaşa girme kaybeden yine ikimiz oluruz ,kazanacağımız yok seninle o zaman kaybedeceğimiz bir şey de olmazsın, parça parça yasaklanmış benliğim. Geceleri yıldızlardan parça koparıp destan yazmak ay ışığında milyarlarca insanların perde oluşu. Benim bir yarim var saçlarına Mezopotamya örmüş, gözleri Dicle' nın mavisinden almış gülüşünü yalın ayak koşan çocukların şenliğinden almış benim bir yarim yok Ortadoğunun kaderinde terk etmişim ,saçlarını asit bombasında kaybetmişim, gülüşünü yitirmişim ,ayakları kopmuş çocukların minik kalplerini o kara toprak dan aramışım. Biz birini sevemeyiz martılara simit yerine yüreğimizi atarız, tohum yerine ceset ekeriz doğruyu söyleriz seksen bir ilden dolaşır yalana dönüşür. Dostum bu kavganın sonu yok mu kanıtlamadık mı kardeşliğimizi ,satmadık ki hiçbir zaman sizi yakılan hanelerimizde yanan hali, kitaplarımız değil canlarımız kardeşlerimiz, ana. Baba yarim yanan bizleriz ver artık elini uzaktan bakılan o köy senin köyün değildir, bu memlekette sizin bizim değil hepimizin toprak paylaşmayalım sevgi paylaşmak ,gökyüzü kadar uçsuz bucaksız bir sevgi. Düşünmek hava kadar lüzum, barış nehirlere kağıttan sandal yapıp yüzdürmek baştan uça vücudun terinde toprağı sulamak biraz imkansız çiçeklerin barış dili çok sevmek temiz sevmek. Ben acemi hayal savaşçısı, ışık çizerim aydınlık bir yola ,gelecek mutlu çocuklar ,ruhlarını satmayan yöneticiler, barış adına yapılan kirli ittifaklar yok misali düşlerimde. Geçiyor üstümden hayat zemin kaygan, sığınaklarımın hepsinin altında yanardağ gidiyor insan gözyaşlarımın içinden, ben geçiyorum yere düşen sonbaharın sararmış yaprağında dallarında yaprak açar, ilkbahar benim mevsimim değil ,üstüne basıp sonbahar ,yüzüne bakmayanların ağacı onlara güler diğer yüzü bende saklı. Yutkunmak kadar zor olan bir şey yok öyle ağlamak istersin ki düşünmeden önce sana kendimi bırakarak gizlenmeden yıkılışını hıçkıra hıçkıra ağlıyorsa, sevmiştir seni yalnızlığım deyip acımı dindirecek olan da vazgeçmişim. Daimi varlığın da acıyı çiğneyip yutmak gece hüznümü açığa çıkar uykuya gurbet bırakır ve suyunu çölde kaktüse döktürecek kadar hayatımı ziyan eder.Neek
·
91 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.