Gönderi

Nietzsche: Yıllardır tek başıma psikolojik açımlamalar yapıyorum: Kendi çalışmamda denek olarak kendimi kullanıyorum. Ama sizin deneğiniz olmak niyetinde değilim! Siz olsaydınız denek olarak kullanılmak ister miydiniz? Size doğrudan bir soru sormama izin verin Doktor Breuer. Bu tedavi planına sizi motive eden şey nedir? Doktor Breuer: Benden yardım almaya geldiniz. Bu yardımı sağlıyorum. Ben bir doktorum. İşim bu. Nietzsche: Biraz fazla basit! Her ikimizde biliyoruz ki insan motivasyonu çok daha karmaşıktır ve aynı zamanda da ilkeldir. Tekrar soruyorum, nedir motivasyonunuz? Doktor Breuer: Bu gerçekten basit Profesör Nietzsche. Herkes işini yapar; duvarcı duvar örer, demirci demir döver, doktor doktorluğunu yapar. Herkes bir şekilde yaşamını kazanır, herkes üzerine düşeni yerine getirir, bana düşen ise hizmet etmek, acıları hafifletmek. Nietzsche: Bunlar benim soruma pek tatmin edici cevaplar olmadı Doktor Breuer. Duvarcı duvar örer, doktor doktorluğunu yapar, herkes üzerine düşeni yerine getirir dediniz ama bunlar motivasyon değildir: Bunlar alışkanlıktır. Verdiğiniz cevapta bilinçten, seçimden ve çıkardan söz etmediniz. Yaşamını kazanır dediniz; bu daha kabul edilebilir bir şey, en azından kolayca anlaşılabilir. İnsanlar ağızlarına bir lokma ekmek koyabilmek için çalışır, didinirler. Oysa siz benden para da istemiyorsunuz. Doktor Breuer: Ben size aynı soruyu sorayım Profesör Nietzsche. Siz de yaptığınız çalışmalardan para kazanmadığını söylüyorsunuz: O zaman siz neden felsefeyle uğraşıyorsunuz? Nietzsche: Ama ikimizin arasında çok önemli bir fark var. Ben felsefeyi sizin için yaptığımı iddia etmiyorum, oysa siz Dokor, sizi motive eden şeyin bana hizmet etmek, acımı dindirmek olduğunu söylüyorsunuz. Bunların insan motivasyonuyla uzaktan yakından ilgisi yok. Bunlar rahiplere özgü propagandalarla kurnazca yönetilen köle zihniyetinin bir parçası. Daha derinlere inip motivasyonlarınızın kaynağını bulun! Hiç kimsenin bir şeyi sırf başka birisi için yapmadığını göreceksiniz. İnsanın bütün eylemleri kendisine yöneliktir, bütün hizmetleri kendine hizmettir, bütün sevigisi kendini sevmesindendir. Bu yorum sizi şaşırtı mı? Belki de sevdiğiniz insanları düşünmektesiniz. Ama daha derinlere inin, sonunda sevdiğiniz onlar olmadığını göreceksiniz: Siz bu sevginin içinde yarattığı duyguları seviyorsunuz! Siz arzuyu seviyorsunuz, arzu edilen şeyi değil. O halde, bana neden hizmet etmek istediğinizi tekrar sorabilir miyim? Sorumu tekrarlıyorum Doktor Breuer, sizi motive eden şey nedir? Doktor Breuer: Beni motive eden şeyler mi? Bu sorunun cevabını kim verebilir? Motivasyon çeşitli katmanlarda gerçekleşebilir. Yalnızca birinci katman olan hayvani motivasyonlardan başka şeylerin de bizi etkilemeyeceğine kim karar verebilir? Hayır hayır... Bakıyorum yine sorunuzu tekrarlamaya hazırlanıyorsunuz; sorunuzu cevaplamaya çalışacağım. Tıp eğitimi benim on yılımı aldı. Artık paraya ihtiyacım yok diye bu eğitimi ve bu yılları bir kenara mı atayım? Yıllardır gösterdiğim çabaları haklı çıkarmak için doktorluk yapıyorum, benim için tutarlılık ve yaşamı değerli kılma yolu bu. Ve anlam katma! Her gün oturup da paramı mı sayacağım? Siz yapar mıydınız? Kesinlikle yapmazdınız! Beni motive eden bir şey daha var. Sizinle beraberken yaşadığım entelektüel alışverişten zevk alıyorum. Nietzsche: Bunlarda en azından daha fazla dürüstlük kokusu var. Doktor Breuer: Şimdi bir tane daha geldi aklıma, o kaya gibi cümlenizi sevdim: Neysen o ol. Ben bensem, yani alnıma yazılı olan hizmet vermek, insanlara yardım etmek, tıp ilmine katkıda bulunmak ve acıyı dindirmek ise başka ne yapabilirim? Motive eden bir şey daha var. Diyelim ki, ben buna inanıyorum, sizin alnınıza da büyük bir filozof olmak yazılmış. O halde benim yapacağım tedavinin yalnızca fiziksel varlığınıza değil, sizi siz yapma projenize de yardımcı olacaktır. Nietzsche: Eğer ben, sizin deyişinizle, büyük biri olacaksam, o zaman siz benim yaratıcım, benim kurtarıcım olarak daha da büyük olacaksınız! Doktor Breuer: Hayır! Ben öyle bir şey demedim. Ben, kendi alanında çok seçkin olan pek çok insanın da doktoruyum; bunların arasında Viyana'daki büyük bilim insanları, sanatçılar ve müzisyenler var. Bu beni onlardan daha mı büyük yaptı? Onları tedavi ettiğimi bile kimse bilmez. Nietzsche: Ama işte bana onları anlatıyorsunuz, şu anda onların ünlerini kullanarak bu konuda ne büyük otorite olduğunuzu kanıtlamaya çalışıyorsunuz. Doktor Breuer: Profesör Nietzsche; kulaklarıma inanamıyorum. Alnınıza yazılanlar bir gün gerçek olduğu zaman benim çıkıp da sizi yaratanın ben, Josef Breuer olduğumu iddia edeceğime gerçekten inanıyor musunuz? Nietzsche: Siz böyle şeylerin olmadığına gerçekten inanıyor musunuz? Doktor Breuer: Profesör Nietzsche, geçmişte ihanete uğradığınızı ve bunun gelecekte de başınıza gelebileceğine inandığınızı biliyorum. Ancak ben size söz veriyorum, böyle bir şeyi benimle yaşamayacaksınız. Adınızdan asla söz etmeyeceğim. Tıp kayıtlarında bile adınız geçmeyecek. Size takma bir ad verelim. Nietzsche: Mesele sizin başkalarına söz edip etmemeniz değil, sözünüze güveniyorum. Asıl mesele sizin kendinize ve benim kendime neler söyleyeceğim. Sizi motive eden şeylerden söz ederken hizmet verme, sıkıntıları hafifletme, iddialarınızı yinelemenize rağmen, yapmak istedikleriniz gerçekte benimle ilgili değildi. Zaten olması gereken de bu. Beni, kendi projenizde kullanacaksınız; bu da doğal, meselenin yapısına uygun düşüyor. Ama anlamıyor musunuz, beni harcıyor olacaksınız. Benim için duyduğunuz acı, iyilikseverliğiniz, duygularımı paylaşmanız, bana yardım ederken kullandığınız teknik, beni yönetmeniz; bütün bunların etkisi benim gücüm pahasına siz güç vermek demek. Bu yardımı kabul edecek kadar varlıklı değilim. Doktor Breuer: Profesör Nietzsche, sizinle açık konuşacağım. Bugün ortaya koyduğunuz argümanların çoğunda haklıydınız ama bu son söyledikleriniz, benim sizi zayıflatmak istemem, benim sizden beslenerek güçleneceğim gibi sözler baştan aşağı saçmalıktan ibaret! Breuer Nietzsche'nin elinin çantasına doğru uzandığını gördü ama kendini tutamıyordu! ''Anlıyor musunuz, kendi psikolojinizi neden tahlil edemediğiniz en güzel örneği bu. Sizin görüşünüz bulanmış!'' Arkadaşlık ilişkilerinizde talihsiz sorunlar yaşadığınız için kabul edilmez hatalar yapıyorsunuz! Nietzsche paltosunun düğmelerini ilikliyordu ama Breuer dilini tutamıyordu: ''Hem kendi tavırlarınızın evrensel olduğunu iddia ediyorsunuz hem de kendinizde kavrayamadığınız bir şeyi tüm insanlık için kavramaya çalışıyorsunuz.'' Nietzsche'nin eli kapı tokmağındaydı. Nietzsche: Sözünüzü kesitiğim için özür dilerim Doktor Breuer ama bu akşam Basel'e giden treni yakalamam gerek. Ücreti ödemek ve kitaplarımı almak için iki saat sonra gelebilir miyim? Görüşme raporunu göndermeniz için size bir adres bırakacağım. Sertçe selam verip arkasını döndü. Muayenehaneden çıkıp yürüyen Nietzsche'nin ardından bakakalan Breuer ürpermişti.
Sayfa 155 - AyrıntıKitabı okudu
·
136 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.