Bir yazarın daha yıkılışı (gözümde)
Necip Fazıl'ın okuyup beğendiğim iki kitabı oldu bugüne kadar: 
Çile ve 
Aynadaki Yalan. Bu kitabıyla beraber okuyup beğenmediğim kitap sayısı üçe çıktı. Bu kitabı öteki kitaplarından ayıran ise, bu kitapla beraber Necip Fazıl'a olan sevgimin de bitmiş olması. Otobiyografi niteliği taşıyan bu kitapla, Necip Fazıl'ın gerçek yüzünü mü gördüm desem, kitabı yazdığı dönemle mi ilgili desem bilmiyorum. Sebebi ne olursa olsun sonuç böyle oldu, yapacak bir şey yok. :)
Kitabın ismi ile başlayacak olursak, ben hiçbir kitabı konusunu özellikle okuyarak almam. Bu kitabı da aynı şekilde, konusuna bakarak almadım ve başlığındaki 'O' kişisinin şeyhi olduğunu hiç düşünmemiştim... Allah ile veya peygamber efendimiz ile muhabbetini anlatacağını düşünürken mevzuunun şeyhi olduğunu fark edince biraz afalladım. Hatta dikkatsizlikten mi yoksa üsluptan mı bilmiyorum, bir süre peygamberimizden bahsettiğini düşünerek okudum. Şeyhi olduğunu anladıktan sonraki süreç ise farklı işledi benim için. Bu kadar abartılı anlatması, bu denli körü körüne bağlı olması aşırı rahatsız edici geldi.
Şeyhi ile ilgili bir bilgim yok ama kitapta şöyle bir cümle yazmış Necip Fazıl; "Müridine bak şeyhini tanı!" (s.210) Necip Fazıl'ın orijinal kimliğini ve kişiliğini tanımıyorum ve bu otobiyografisi dışında kişiliği hakkında bir yorum da hatırlamıyorum. Bu otobiyografiden çıkardığım sonuç ise, 'ben'cil ve duygularını ölçülü yaşayamayan biri olduğu. Ayrıca müridlik, şeyhlik ve kerametler hakkında diğer tarikatlara laf edip; kerametlerin ve sırların ifşa edilmemesi gerektiğini söyleyip 'daha, daha' diyerek kendi şeyhinin kerametlerini bu kitaba yazan bir müridin de laf ettiği müritlerden pek farkını göremedim ben.
Nereden okuduğumu veya duyduğumu bilmediğim ve doğruluğunu belgelerle teyit edemeyeceğim birkaç bilgiyi de şu şekilde vererek incelememi bitiriyorum:
>Necip Fazıl'ın şeyhi ile tanıştıktan sonraki yaşantısında, öncesinde yaşantısındaki lüks alışkanlıkları bırakmadığı
>Kendisine perde arkasından gelen yüklü bir parayla dergiyi batırıp borca girdiği ve bu borca Sezai Karakoç'u kefil ederek, borcu onun üzerine bıraktığı
bilgileriyle ne yaparsanız yapın.
İyi geceler dilerim, tabii mümkünse.
·
166 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.