Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

372 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Devlet
Düşüncenin sıfır noktası. Nokta. Bunu büyük bir hayranlıkla yada tariz sanatına başvurarak tersini ima ettiğim manasında söylemiyorum. İnsanlığın düşünce serüvenin başlangıç noktası olduğu için söylüyorum. Elbette ondan önce Sokrates (Gerçi bu metindeki diyalogların Sokrates’in diyalogları olduğu iddiası var) ve pre sokratlar var ama düşüncenin mitostan logosa yani sözden yazıya geçişi bakımından elimizdeki bu metin başlangıç noktası. Sonraki süreçte felsefe adına yazılan söylenen her şey bu nokta referans alınarak yazılıp söylenmiş. Okurken bunu gayet net görüyorsunuz zaten. Felsefi mana da sosyalizm yada liberalizmin ilk izlerini gözlemledim. Örneğin kadın erkek ilişkileri ve çocukla ilgili kısımlar komin sistemini anlatıyor ve eminim Marks’ın çıkış noktası buralardı. Girişi çokta uzatmamak amacıyla demem o ki insanın tekamülü konusunda merak içerisinde olan kişilerin okuması gereken ilk on eserden biri olduğunu söylemek istiyorum. Ha birde şunu belirtmek isterim ki Ahmet Arslan hocanın dediği gibi Platon’u yada diğerlerini kendi ağzından, yazdıklarından okuyunca rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Onları anlatanlardan dinleyince gözünüz korkuyor. Devlet metnini oluşturan şey Sokrates ve diğer 5 kişinin (Thrasymachus, Polemarchus, Cephalus, Glaucon, Adeimantus) diyalogları. Sokrates burada fikirlerini soru cevap şeklinde açıklıyor. Bunu yaparken de öyle ukala bir eda ile değil zaman zaman kendini yetersizlikle suçlayarak, ona soru soranların anlamakta güçlük çektiği yerleri haklı bularak yapıyor. Hatta birinci kitabın ortalarına doğru Thrasymakhos “Ya siz burada ne konuşuyorsunuz boş boş. Yaptığınız şey kendinizi kandırmaktan başka bir şey değil.” Anlamına gelen şeyler söylediğinde ya hakkaten doğru söylüyor demekten kendinizi alamıyorsunuz. Ama Sokrates-Platon hiçte öyle bozulmadan ve dinleyicisine hak vererek meramını açıklamaya devam ediyor. Peki neler anlatıyor Sokrates; Artan insan nüfusuna paralel olarak büyüyen şehir devletinde tüm insanları kucaklayacak adalet sisteminin nasıl olması gerektiğini anlatıyor. Bunu yaparken devleti oluşturan bireylerin nasıl olması gerektiği ve nasıl eğitilmeleri gerektiğinden başlayarak iyi-doğru-hakkaniyetli insanın tanımını yapıyor. Sonra devlete ve devleti oluşturan kesimlere geçiyor. Devleti oluşturan 3 sınıf olduğunu söylüyor. Yönetici sınıfı, Koruyucular/askerler, Üreticiler (Çiftçi, tüccar, sanatkar vb.). Bu sınıflar Hinduizm deki gibi geçişkenliği olmayan bir kast sistemi gibi değil, daha çok insanların mizaçlarına göre sergileyebilecekleri yeteneklere göre ait olması gereken sınıflar. Aynı Uyumsuz/Divergent filmindeki gibi. Bireyleri daha çocukluklarından itibaren mizaç ve karakterlerine göre eğitip bulunması gereken sınıfa entegre etmek üzere oluşturulmuş bir sistem anlatıyor Devlet. Bunu yapmaktaki temel amacı yukarıda ki satırlarda da belirttiğim üzere kalabalıklaşan şehir devletinde bir düzen sağlamak. Karl Jaspers’in Eksen Çağı teorisine ne kadar da uyuyor. Dünyanın dört bucağında ( Hint bölgesi, Nil nehri kuşağı, Arap yarım adası, Ege havzası vb.) bulunan toplumlarda artan nüfusla birlikte düzenin sağlanması amacıyla birbirlerinden habersiz buldukları ve geliştirdikleri ahlak ilkeleri ile düzenin sağlanması fikri. Tüm kutsal metinlerde atıf yapılan ahlaki prensipler ve mutlak itaat fikri burada da karşımıza çıkıyor. Hatta diyor ki; “Peki, aklı başında davranmanın temel özellikleri, kabaca yöneticilere karşı itaatkâr olmak; yemek, içmek, sevişmek gibi zevkler konusunda kendini idare edebilmek değil midir?” ve “Şuraya getireceğim sözü: Yöneticilerimiz halkın yararını düşünerek belirli dozda olmak üzere yalana başvurmak ve insanları aldatmak zorunda kalacaklardır. Bu tür davranışların bir ilaç gibi yararlı olacağını öngörmüştük.” 459 d. Herşeyi tek tek nakış nakış işlemiş Platon. Tabi günümüzden bakınca iptidai kısımları yok değil ama unutmamak gerekiyor ki sıfır noktasındayız. Burada şunu belirtmeden geçemeyeceğim aile mefhumunu daha çok mekanik bir bakış açısıyla oluşturmaya çalışıyor Platon. Ne demek istiyorum mekanik bir yapı ile. Şöyle ki; anlatılan yapı da pekte duygular yok. Çocuk doğuyor kominin üyeleri çocuğu yetiştiriyor. Tabi ki toplumun tüm bireylerinin kendi öz evladıymış gibi çocukları sahiplenmeleri gerektiğini söylüyor ama bir annenin evladına olan sevgisinin tezahürünü göremiyorsunuz satırlarda. Sadece annenin evladıyla ilişkisindeki duygusal bağın eksikliği değil, kadının toplumdaki yeri, kadın erkek ilişkilerindeki duygusallık yok satırlar arasında. Robotik bir işleyiş hakim. Diğer konu edebiyata bakışında da mekanik bir zihninin izlerini gördüğümü belirtmek isterim. Bir de şu var ki edebiyat teorisiyle ilgili konuşan bir çok kişinin niçin Platon’a atıf yaptığını ve Platondan haz etmediğini Devlet’i okuyunca anladım. Homeros ve Hesiedos’a tanrıları kötü gösterdiği için düşman Platon. Ama sadece bu yüzden değil edebiyatçıların tragedya ve destanlarda ahenkli kelimelerle insanların dinozor beyinlerini etkileyip, bir sihir yapmışçasına duygularını depreştirmelerinden hoşlanmıyor. Ve diyor ki; “Ancak edebiyatın bizi insafsızlıkla ve cahillikle suçlamaması için, felsefe ile edebiyat arasında kadim bir kavganın bugün de sürüp gittiğini ona hatırlatmak zorundayız.” Edebiyat ve felsefe üzerine onca söyleminden sonra benim tarafım mı? Tabi ki edebiyatın büyülü dünyası. Son olarak henüz okumamış ve kitabı almak üzere araştırma yapan kıymetli okuyuculara birkaç anekdot sunmak istiyorum. Alışveriş sitelerinde Platon-Devlet yazdığımızda ilk düşen genelde İşbankası Hasan Ali Yücel serisindeki baskı oluyor. Fiyatı da uygun olduğu için hemen almaya yöneliyoruz ama çokta tavsiye etmiyorum. Bende ilk İşbankası yayınlarından okumaya başlamıştım ama kitabın dilinde beni boğan, okumamı zorlaştıran anlam veremediğim bir şeyler olduğunu düşünerek internetten bulduğum bordo-siyah yayınlarının pdf’sinden okumaya devam ettim. Dili daha kapsayıcı ve zihin dünyamdaki kelimelere daha uygun olduğunu hissettim. Ne bileyim literal bir dilden daha çok sanırım oradaki ambiyansı hissedebileceğim bir çeviriye ihtiyaç duydum. Daha sonra kütüphaneye gittiğimde Dergah, Cem, Palme, İşbankası gibi birkaç yayının kitaplarını masaya dizip tek tek birkaç aynı bölümü kontrol ettiğimde Palme yayınlarının çevirisi daha hoşuma gitmişti. Şimdi alacak olursam ya bordo siyah yayınları yada Palme yayınlarından alırım. Aynı zamanda bordo siyah yayınlarının önsözü ve dipnotlarındaki açıklamalar gayet doyurucu. Tabi ki tek okumayla tamamını sarih bir şekilde anladığımı söyleyemeyeceğim. Biraz demlenmeye bıraktım sonra bir daha okuyacağım.
Devlet
DevletPlaton (Eflatun) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201926,8bin okunma
·
109 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.