Merhabalar :) Bugün, İskender Pala'nın "Akşam Yıldızı" adlı eseriyle geldim. Yazarımızla okur olarak yeni tanıştım. Onu devamlı okuyan arkadaşlarım, diğer kitaplarına kıyasla bu kitapta daha yalın bir dil kullandığını söylüyorlar. Gerçekten de çok akıcı ve sade bir dil kullanmış yazarımız. İki gün bile olmadan hızlıca bitirdim kitabı. Konu olarak bu tarz tarih, din, arkeoloji vb konulara ilgim olduğu için de daha çok sevdim kitabı. ************************** Yazarımız bizi ilk başta günümüzde Göbeklitepe'deki bir kazı alanına ve orda filizlenmeye başlayan bir aşka götürüyor. Tam Akşam Yıldızı'nın doğduğu bir gece ne olacak acaba vb. derken, birden kendimizi on iki bin yıl öncesinde buluyoruz. :0 İlk insanların, yazarımızın deyişiyle kadim insanların, avcı toplayıcı dönemlerine ve oradan ilk tarımsal faaliyetlere geçişlerine tanıklık ediyoruz arka planda. Ön planda ise insanın aşkını ve Rabbini arayışı söz konusu. Bu bağlamda kitabın başkahramanı Sarıca'nın zaman zaman, kendi kendine düşünürken sorduğu sorular çok güzeldi. Ayrıca tabii ki kitap boyunca Göbeklitepe'nin oluşumuna da şahitlik ediyoruz. Roman kurgusu olsa da neden olmasın diye düşünüyor insan. Çünkü yazarımızın yazdığı döneme ait çok net bilgiler yok elimizde. Dolayısıyla bilinmeyen bir dönemi yazmak da kolay değil bence. O anlamda çok başarılı buldum kitabı. ************************** Yalnız kitabın sonunda, ilk başta günümüzde geçen ikilinin akıbetini ve geçmiş zamanda da kahramanımızın aşkına kavuşup kavuşmadığını merak etmeden duramıyor insan. O anlamda biraz sonu açık uçlu bitmiş. Sonu okuyucuya bırakmış sanki yazarımız. Kısacası ben severek okudum. Bu tarz konulara ilgisi olanlara öneririm. Son olarak kitapta geçen türküden bir dörtlük bırakayım buraya; "Sana Kervankıran derler Bana dertli Kerem derler Yare ikrar veren derler Niye doğdun sarı yıldız, mavi yıldız"

Akşam Yıldızıİskender Pala · Kapı Yayınları · 20206,5bin okunma

··

540 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Yıldız