Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Toplumsal gelişim
TOPLUMSAL GELİŞİM Değerli okuyucularım, bugün sizlerle toplumsal gelişim hakkında konuşmak istiyorum. Toplumsal gelişim aslında her ülke ve millet için farklıdır. Bazı ülkeler kültür ve ahlak açısından gelişimi hala 1600’lü yıllarda iken, başka bir ülke 2022’li yıllara ulaşmış oluyor. Toplumların gelişiminde eskiden kitaplar rol oynarken şimdi televizyon, internet var. Geri kalmış ve gelişmeye çabalayan ülkeleri hala televizyon ile yönetebilirsin. Çünkü algı yönetimi için mükemmel bir araçtır. Hitler’in ikinci dünya savaşında radyonun gücünden faydalandığını bilmeyen yoktur. Amerika ise yıllarca Hollywood filmlerini kullandı. Değerli okurlarım, gerçeklerin yalan, yalanlarınsa nasıl gerçek olarak aksettirildiğini küçük bir örnekle sizlere açıklamak istiyorum. Amerika 40 milyon civarı Kızıldere’liyi öldürmüştür. Aslında onları bu kelimelerle nitelendirmek bile yanlıştır. Kızılderili yerine gerçek Amerikan yerlisi dememiz en doğrusu olacaktır. ABD, Kızılderili kellesi getirene, her kelle başına 5,6 dolar veriyordu. İlk biyolojik silah olan çiçek hastalığı Kızıldere’ liler üzerinde denendi. Topraklarından sürülen Kızılderililere yardım amacıyla dağıttıkları battaniyelerin arasına çiçek mikrobu koyarak birçok insanı öldürdüler. Kızılderililerin başlıca yiyeceği olan milyonlarca bizonu topluca öldürdüler. Yetmedi köle pazarlarında sattılar. Köle pazarlarında satılan milyonlarca siyahi insanın, kat kat fazlasını nakliye gemilerinde öldürdüler. Gelelim asıl meseleye; biz ne yaptık? TRT devlet televizyonunda 2018 yılına kadar her Pazar yayınlanan Hollywood filmlerinden ‘’pis zenci’’ ve ‘’ vahşi Kızılderili’’ kelimelerini öğrendik. Bizim toplum bile binlerce kilometre ötedeki, mazlum kovboylara özendi. Kimse soykırıma uğrayan Kızılderililerden olmak istemedi. Özetle; bizim toplumsal gelişimimizde de bolca yanlış gördük. Değerli okurlarım; Türkiye’de televizyon izlenme oranı oldukça yüksektir. Toplumumuzda genellikle her evde televizyon bulunmaktadır ve ailecek televizyon izlenilmektedir. Ve bu nedenden dolayı televizyon dizileri büyük oranda rağbet görmektedir. RTÜK’ün yaptığı araştırmaya göre hafta içi, günlük ortalama televizyon izleme süresine ortalama 3,7 saat; hafta sonu, günlük ortalama televizyon izleme süresi ortalama 4,4 saat olarak belirtilmiştir. Ayrıca bu çalışma incelendiğinde hafta içi ve hafta sonu televizyon izlenen saat dilimlerinde en yüksek izleme oranının 21:00-24:00 saatlerinde gerçekleştiği; bundan sonraki en yüksek izleme oranın 18:00- 21:00 saatlerini kapsadığı gözlenmektedir. Bu saat aralıklarında ise kanallarda genellikle diziler mevcuttur. Bu diziler; Empatiden yoksun, kaba bir dile sahip, öfkeden, argodan, ani tepkilerden beslenerek oluşturulan sözlü şiddet, tacizci bir davranış biçimidir. Özellikle alışılmış ve güç dengesi olmadığında başkalarını etkilemek için onları zorlama ya da onlar üstünde baskı kurarak psikolojik şiddet, dayak, yaralama, işkence yapmak, sağlıksız koşullarda yaşamaya zorlamak, sağlık hizmetlerinden yararlanmayı engellemek ve öldürmek gibi fiziksel şiddet, dizilerde yer alan ve özellikle çocuklar üzerinde oldukça etkili olan sorunlardan biridir. Seyirci subliminal mesajla da etkilenmektedir. Subliminal mesaj veya bilinçaltı mesajı, izleyiciye başka bir objenin içine gömülü olan bir işaret ya da mesajı o anda fark edilmemek üzere gösterilerek seyirciye işlenmektedir. Dizilerin büyük sorunlarından biri de özendirme olmakla beraber zengin aile, lüks yerlerde oturanlar, son model araba kullananlardır. Dizilerdeki bu abartı izleyiciyi özentiye ve israfa itmektedir. Neredeyse hepimizin çok stresli hayatı var. Sınavım iyi geçer mi, korona olur muyum, acaba biri laf atar mı, bugün birini kırar mıyım, hasta mıyım gibi pek çok kaygı bütün gün kafamızın içinde dolaşıyor. Akşam eve geliyoruz televizyonu açıyoruz. İçimizi karartan haberlerden sonra sonunda bir dizi başlıyor; fakat dizi bittikten sonra daha çok bunalıma giriyoruz. Ayrıca bu dizilerin çocuklar ayaktayken yayınlandığını da unutmamalıyız! Değerli okurlarım; Gelelim toplumumuzun en büyük yaralarından bir tanesine: Kadına yönelik şiddet! Çoğu dizide kadına yönelik şiddet, aldatma veya taciz olarak fazlaca gösterilmektedir. Zaten eğitim konusunda çok yetersiz olan ülkemiz, her akşam bu tür dizileri izlediğinde düşündüğümüzden daha çok etkilenmektedir. Dizilerde kadına karşı şiddet konusunu ele alan bir araştırmada, popüler dizilerin 8 bölümü incelendi ve 14 sahnede kadına karşı zor ve şiddet kullanıldığı, 67 sahnede kadınların ağladığı ve yalvardığı, birçok bölümde ise kadınların kaçırıldığı ve tecavüze uğradığı tespit edildi. Bu rakamlara rağmen ülkemiz neredeyse her akşam bunları izliyor. Değerli okurlarım; Medyada diziler abartılıyor. Ve günlerce reklâm yapılarak bilinçaltında bu dizilere karşı meyil oluşturuluyor. O nedenle medya kuruluşları, nesillerin doğru ve düzgün eğitilmesi ve muhafazası için azamî gayret göstermek zorundadır. Çünkü medyanın bir görevi de toplumun güzele ve iyiye yönlendirilmesinde özen göstermesi gerekir. Kamu hizmeti yapan kuruluşların kamunun zararına değil yararına iş yapma zorunluluğu vardır. Televizyon dizilerinde her türlü çarpıklık vardır. Bu çarpıklıkların önüne geçemezsek geleceğimizden emin olamayız. Çünkü çocuk bugün taklit eder, yarın tatbik eder. Yani çocuk gördüğünü yapar. Bu diziler ve medyanın yanlış yönlendirmesiyle Türklerin kültürel kodlarıyla oynanmakta, adeta genlerimiz değiştirilmeye çalışılmaktadır. En önemli kurumumuz olan aile yapımız bozulmaya çalışılmaktadır. Televizyon ve dizi bağımlılığı endişe verici boyutta gençliğimizi adeta zehirliyor. Programların çekiciliği arttırılarak insanlar televizyon bağımlısı durumuna getirilmek isteniyor. Bu nedenle televizyon ve dizi bağımlılığı endişe vericidir. Değerli okurlarım; Bu toplumda insanların bilimle, üretmekle, okumakla problemi yoktur. Sadece özendirilmemiştir. Yeterli desteği görmemiştir. Günlük hayatın dizilerle, medyayla alakası yoktur. Bilgi günümüzde güçtür. Kim ne derse desin, dünyayı okuyan, araştıran, bilgi sahibi insanlar yönetiyor. Okuyun. Kim ne derse desin, kendinizi geliştirin. Araştırın, sorgulayın. Hatta daha ileriye gidin, bilgi üretin. Okuduklarınız üzerine düşünün... Öğrendiğiniz bilgileri hayatınızda uygulayın... Okuduklarınızı insanlarla paylaşın... İnsanları okumaya teşvik edin... Sevdiklerinize kitap hediye edin... Kitap okumak bir insanın kendine yapabileceği en büyük iyiliktir! Bunu insanların anlamasını sağlayın derim. Sizlere Seneca’nın şu sözleriyle veda etmek istiyorum. Kitapsız yaşam kör, sağır ve dilsiz yaşamaktır. Seneca Kıymetli okurlarım hepinizi saygı sevgi ve muhabbetle selamlıyorum. Başka bir köşe yazımda, farklı bir konuyla karşınızda olmak dileğiyle. Sevgiyle – kalın Hoşça- kalın Eğitimci -Yazar: Soner Atabek
·
73 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.