Gönderi
"En uzun gecelerin de bir sabahı var."
》İskoçyalı bir soylu olan Macbeth kitabın başlarında çevresi tarafından sevilen ve sayılan bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Fakat daha sonra üç cadının kehaneti ve karısının sözlerinden etkilenmesi sonucu bambaşka birine dönüşüyor. Kalbine ekilen yükselme hırsının onu nasıl bir değişimden geçirdiğini okuyoruz. Verdiği kararlarla adım adım kötülüğe gidiyor, kralına ihanet edip, onu kendi şatosunda üstelik de derin uykudayken öldürüyor.
》Suçlu olduğuna dair bütün kanıtları yok eden Macbeth, arzu ettiği gibi tahta oturuyor, fakat bu yolda yaptıklarının sonuçlarına katlanmak o kadar kolay olmayacaktır. Kendini bir cinayetler zinciri içinde buluyor. Peki acaba hak ettiğini düşündüğü konumda sonsuza kadar kalabilecek midir?
》Shakespeare'in 40'lı yaşlarda yazdığı bu kitapta 25 sayfalık bir giriş kısmı var. Shakespeare döneminde tiyatro, oyunlarının yayımlanması, editör ve işlevi, çeviri metinler ve Shakespeare'in dili, yorumlanması, eleştirisi, oyunların kronolojisi gibi o dönemi ve kendisini tanımamıza faydası olacak başlıklardan oluşuyor.
》Ardından 16 sayfalık da önsöz mevcut. Burada da hikayenin içeriği hakkında bilgi veriliyor.
Daha sonra da tiyatro metnine geçiliyor.
》Kitap ana hattıyla iktidar hırsını konu almakta.
İnsan doğasındaki bencillik, açgözlülük, ikiyüzlülügü her karakter üzerinden ayrı ayrı ele alıyor.
Ama esas konu Macbeth'in iktidarı eline aldıktan sonra değil, onu ele geçirme sürecinde kendi içinde yaşadığı psikolojik ve ruhsal sancılar, iyi tarafı, kötü tarafı, eşinin baskıları, erkeklik onuru ve gururu arasında sıkışıp kalması diye düşünüyorum. Ve nihayetinde de gözünü kör eden bu hırsı, elindekilerle yetinmeyip fazlasını istemesi, amacına giden yolda kimseye acımadan her türlü kötülüğü yapması, koltuk sevdasının hazin sonunu görüyoruz.
》Özellikle Macbeth ve Lady Macbeth'in iç dünyasına fazlaca değiniliyor, yükselme hırsı için cinayet işleyen bu karakterlerin içsel değişim ve dönüşümlerine tanık oluyoruz.
》Shakespeare, "Doğduğu gün de, bugün de tiyatronun asıl amacı: Dünyaya bir ayna tutmak, iyilerin iyiliklerini, kötülerin kötülüklerini göstermek, çağımızın ne olup ne olmadığını ortaya koymak." demiştir. Bu eserde de yapmaya çalıştığı şey aslında tam olarak bu. İnsanı, insana dair duyguları, görmemiz gerekenleri dile getirmek...
》Yaklaşık 2000 satırlık bir oyun olmasına rağmen Shakespeare'in trajedileri arasında en kısa olanı. Kitap da kısa ve akıcıydı. Fakat benim çok tarzım olmadığı için favorilerim arasında diyemeyeceğim. Yine de verdiği dersler açısından düşünürsek şans verilmeli.
Hırslarımızın esiri olmadan, başkalarını kıskanmadan, elimizdekine şükrederek, kötü insanlara dönüşmeden, mutlu olmayı bilerek yaşamak mümkün. Unutmayalım bu dünya kimseye kalmayacak... :) Keyifli okumalar.
··
407 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.