Gönderi

Beyrut'tan buraya kadarki müşahedatımı hikmeten ve idareten hülasa eylemek iktiza ederse şu pek vâsi ve pek mühim kıta-i cesimeyi devr-i istibdat baştan başa tahrip ve yağma ve terk ve ihmal etmiş olduğundan hükümet-i mukaddese-i meşrutamızın buralardaki hazm ve gayret ve sebat ve himmeti diğer kitaata nispetle birkaç kat ziyade ve o derece sa'bu'lvusuldür. Şu kadar ki hükümet-i celilenin niyet-i halise ve gayret-i mütemadiyesine şimdiden baş eymeye başlayan suubetler birer birer gözden nihan olarak her köşede bir başka muvaffakiyet rev-nüma oldukça görülüyor ki bu arızalar, bu noksanlar, bu boşluklar hep birer tedbir, birer muvaffakiyet, birer parlak eserle dolmakta ber-devamdır. Lakin noksanlar ve boşluklar o kadar çok, o kadar geniş ki insanın fikrini sarsıyor. Hele ahalisinin cehalet ve duygusuzluğu, maariften, mektepten, nezafet ve intizamdan âdeta tevehhuş ve firar etmesi teessüf ile hayret arasında kalbi duçar-ı halecan ediyor. Yapılacak, uğraşılacak pek çok, pek, pek çok şeyler var. Baştan başa ıslah, en ufak şeye kadar dikkat, icraatta sürat ve katiyet ister. Bu türlü bir meslek takibi ve ahalinin ahval-i ruhiyesinin ıslah ve tehzibi için nazariyata da tamamiyle vâkıf mektepli memurlar daha müreccahtır. Şu kadar ki devr-i istibdatın ya şımarttığı veyahut ezdiği mekteplilerimiz artık vehim ve fart-ı teenniyi biraz terk etseler, azıcık açılıp serbestleseler gayretleri daha müsmir ve serü'l-faide bir hâle gelir. Bir de en mühim cihet şu Irak ve Ceziretü'l-Arap vilayatına evsaf-ı lazımeyi haiz memurini seçmekle beraber biraz salahiyet vermek ve tevsi-i mezuniyet usulünü tatbik etmektir. Çünkü buralarda kanunlardan ziyade örf ve âder, devletin nizamı ve hatta aşair arasında şeriatın ahkamından ziyade Arap’ın beyne’l-kabail yerleşmiş âdet-i kadimesi hükmediyor. Bazı yerlerde vergiler ve cibayeti büsbütün başka, kavanin-i adliye gayri mer'i, hizmet-i askeriye kâmilen muaf, resm-i munzam ve saire büsbütün meçhuldür.
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.