Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Mobbing Bank Diyor ki;
Atatürk Sonrası Üç Dönem Tarihte olgular yaşandığı zaman değil sonradan yapılan nesnel yorumlar ile anlaşılır. Ülkemizi yıkım sürecine taşıyan üç dönem var. Üç dönemde darbeler, hukuksuzluk ve ekonomik vurgun dönemleridir. ✓ Birincisi çok partili siyasi sistem ile Demokrat Parti'nin iktidar olmasıdır. Kötülüğün başlangıç noktası burasıdır. İsmet İnönü'nün Atatürk sonrasını iyi yönetememesi sonucu her mahallede bir milyoner üretenler iktidar oldular. Türk ulusunun bütün birikimlerini yutacak sermaye o dönemde yaratıldı. ✓ İkinci dönem 24 Ocak kararlarının alınmasını sağlayan sermayenin istediği darbenin önünün açıldığı 12 Eylül 1980 askeri darbesinin yapılması ve Anavatan Partisinin ve 24 Ocak kararlarına imza atan Turgut Özal'ın başbakan ve Cumhurbaşkanı yapılmasıdır. Turgut Özal'ın görevi özelleştirme talanını olgunlaştırmaktı. Çünkü Demokrat Parti'nin ürettiği zenginler Cumhuriyetin birikimlerini ele geçirmek istiyordu. Onları kullanan ve göbekten bağlı oldukları küresel sömürgeci sermaye ile birlikte bunu yapmak istiyorlardı. Medya bu dönemde sermaye ve siyasetin halkı aldatma aracı olarak kullanıldı. ✓ Üçüncü dönem 28 Şubat sürecinin başladığı dönemdir. Demokrat parti ile başlayan eğitim ve öğretimin din düzeyine düşürülmesi 12 Eylül askeri darbesi ile devam etti. Tarikat ve cemaatler her iki dönemde bu iktidarlar aracılığıyla beslendi ve korundular. Bunların artık iktidar yapılarak sermayenin öldürücü darbeyi vuracağı tüm birikimin satılacağı dönen Adalet ve Kalkınma Partisinin iş başına medya aracılığıyla halk aldatılarak ve toplum mühendisliği ile getirildi. Devlet yönetme tecrübeleri yoktu. Devletin her kurumuna sızmış cemaat ve tarikatlar ile birlikte iş tutarak ne varsa sattılar. Cumhuriyet devrimlerini hedef aldılar. Açılım yaparak toprak bütünlüğünü bozmaya yönelik terörle emperyalizmin istekleri doğrultusunda pazarlık yaptılar. Suriye de ikinci bir çakma devlet kurulması için bölgenin demografik yapısı bozulsun oraya emperyalizm kimi istiyor ise onları yerleştirsin diye sınırlarda mayınları söktüler ve kontrolsüz göç alarak hem yüksek maliyetin bedelini bize ödettiler hem de ülkemizin demografik yapısı bozuldu. Suriye ile iyi komşuluk ilişkimiz bu macera yüzünden bozuldu. Ülkemizi yöneten zihniyet yüzünden Rusya Suriye'yi işgal eden ikinci emperyalist ülke oldu. Ve tarihinde ilk kez Rusya Akdeniz'e sıcak denizlere inme başarısını gösterdi. Bundan önce Irak'ın kuzeyinde bir çakma devletin kurumasına destek oldular. Bugün o bataklıktan çıkamıyoruz. Ülkedeki siyasette bu yönde bir dayatmaya dönüştü. Önceki açılımın faturası ortada iken yeniden açılım yapacağım diyen siyasi partiler ortaya çıktı. Hatta ittifaklar kuruldu. Hepsi Cumhuriyeti ve devrimleri savunmuyor. Laiklik devrimine sahip çıkmıyor. Atatürk ile aldatmayı ihmal etmiyor. Toprak bütünlüğünü savunmuyor ve ülkeyi bölünme ve federasyonu dayatacak bir sürece taşımak istiyorlar. 2023 seçimlerini mevcut iktidar zihniyeti kazanır ise ülke bir şeriat devletine dönüşebilir. Mecliste gücü olan muhalefet ittifakı kazanır ise etnik ve mezhepsel bölünmeye gidecek bir sürece ülke girer. Ayrıca Demokrat Parti'nin ürettiği zenginler son yirmi yılda zengin edilenlerin birikimleri aynı 12 Eylül sonrası Turgut Özal'ın zengin ettiklerini 2001 krizinde yuttukları gibi yutarlar. Her üç dönemin ortak özellikleri şunlardır; ✓ Din siyasete alet edilmiştir. Muhafazakar siyaset her zaman dinden çıkar sağlamayı ilke edinmiştir. Laikliği yıpratan sebep budur. ✓ Etnik milliyetçilik yapan siyasi partiler iktidar olmuştur. Sözde Türk milliyetçiliği adı altında Türk ulusuna düşmanlık yapılmıştır. ✓ Her dönemde asker ve tanklar kullanılmıştır. ✓ 12 Eylül askeri darbesinin ardından tanklar ile birlikte bankalar kullanılmaya başlandı. Bütün vurgunların adresi bankalardır. ✓ Siyasi partiler yasası 12 Eylül askeri darbesinin ardından yaşam buldu. Her parti bir işbirlikçi birine bu yolla teslim edildi. Bugün değişen hiçbir şey yoktur. 2002 yılında iktidar olan siyasi ideoloji söz verdiği halde siyasi partiler yasasını değiştirmek yerine o yasadan nemalanmayı tercih etmiştir. ✓ 28 Şubat sürecinde askerler kullanıldı 15 Temmuz sonrası sivil darbeye dönüştü. ✓ Her dönem hukuksuz bir dönemdir. Dikta rejimlerin dönemidir. ✓ Her dönemde eğitim ve öğretim ulusun genel yararı aleyhine hedef alınmıştır. ✓ Çok partili siyaset ve ideoloji ile toplumun birlik ve beraberliği yok edilerek etnik ve mezhepsel bölünmeye yol açacak ayrıştırma ve kutuplaştırma politikası bilinçli bir şekilde uygulanmıştır. ✓ Ve her dönemde medya halkı aldatmak amaçlı kullanılmıştır. ✓ İlk emperyalist tehdidi ülkeye İsmet İnönü ve Adnan Menderes ikili anlaşmalar, nato ve Kore'ye asker göndererek başlattı. İkinci emperyalist ülke Rusya'yı başımıza bela Suriye politikası ile Adalet ve kalkınma partisi bela etti. Filler bölgede çıkarları için tepişiyor ezilen ülkemiz ve halkımız oluyor. Devletin tek bir kişiye teslim edilmiş olmasından daha büyük bir felaket yoktur. Bir kişiden kurtulmak için bir kişi arar duruma düşürüldü ülke. Devlet yönetmek hukuk ve ilkeler ile olur. Kişilere göre devlet yönetmek olur mu? Olursa sonu Osmanlı gibi yok olmaktır. Devletin tek bir kişiye teslim edilmiş olması emperyalizmin bir talebidir. Çünkü bir kişiyi ele geçirmek çok kolaydır. Devlet geleneğimiz yok edildi. Bu şekilde devam edemeyiz. O zaman Türk ulusu ne yapması gerekir. Cumhuriyet devrimlerinden yana olan, toprak bütünlüğünü savunan, ulus devlet ulus toplum ve birlik ve beraberliği savunan sosyal hukuk devletini yeniden inşaa edecek olan bir zihniyeti iktidara taşımak zorundayız. Aksi takdirde bu toplum iktidar ve muhalefete destek verirse kendi kararı ile kendi sonunu getirir. Medya olmadan çok zor gözükse bile bu mümkündür. Her yurttaş elini taşın altına koyarsa bunu aynı kurtuluş savaşında olduğu gibi başarabiliriz. Bizim Atatürk gibi ilkeli birde lider farkımız var. Devlet kuran kişilere lider denir. Siyasi parti başkanlığı, başbakan ve Cumhurbaşkanı olmak lider olmaya yetmez. Çünkü ekonomi çok kötü. Ekonominin sebebi bu iktidarı ve bunu yirmi yıldır seyreden muhalefeti tarihin raflarına kaldırma zamanı gelmiştir. Ülkemizin kaynaklarını yetmiş yıldır yutan sermayeden kurtularak kurtarabiliriz. Bunun çaresi kamulaştırma yoluyla üretim ve hizmet araçlarının halk yararına devletin olmasını hukuk içinde sağlamaktır. Türk ulusunun tarih bilinci bunu yapmaya muktedirdir. Bizden çaldıklarını bedelini ödeyerek geri alacağız. Ülkemizin ayrıcalıklı sınıflar lehine yönetilmesi yerine Türk ulusunun genelinin yararına yönetilmesinin sağlanması adına bütün çabamız. ] Önder KARAÇAY [
İkinci Adam YayınlarıKitabı okudu
·
75 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.