Gönderi
184 syf.
·
Not rated
Köye gelen yabancı, köydeki en genç kadını ormana getirir ve onun gözleri önünde yanında getirdiği altın külçesini toprağa gömer. Yabancı, altın külçesinin orada kalabileceğini, altının ona ait olduğunu, ama eğer isterse kadının onu çalabileceğini söyler. Böyle yaparsa Kutsal Kitap'taki en önemli emirlerden birine karşı gelmiş olacaktır. Öteki külçeler ise köy halkına, yaşamlarının sonuna kadar çalışmadan rahat bir biçimde hayatlarını sürdürmelerine yetecek kadardır. Onları ise kimsenin bilmediği bir yere götüreceğini söyler. İstediği ise şudur: Köy halkının, altın külçeleri karşılığında Kutsal Kitap'taki "öldürmeyeceksin" emrine karşı gelmeleri. Bir hafta süre tanır ve eğer yedi günün sonunda köyden biri ölü bulunursa bu altınları köylülere vereceğini söyler.
Yabancının tek amacı var aslında: bütün insanların içinde kötülük bulunduğunu kanıtlamak (Yabancının gittiği köy iyi insanlardan oluşur, orada hiç suç işlenmez).
Eğer genç kadın altını çalarsa ama köylüler bir şey yapmazsa veya köylüler birini öldürürse ama genç kadın altını çalmazsa o zaman hem iyi hem de kötü insanlar bulunduğu sonucuna varacaktır. Ama eğer yedi günün sonunda hiçbir şey olmaz ve yabancı oradan on bir altın külçesiyle ayrılırsa, inanmak istediği her şeyin yalan olduğunu anlayacaktır. Çünkü bir gün bürosundayken terörist bir kadın yabancıyı arar ve karısıyla kızını kaçırdıklarını, inanılmaz miktarda silah karşılığında (yabancının silah fabrikası var) ailesini serbest bırakacaklarını söyler. Bundan kimsenin haberi olmaması gerektiğini de belirtir. Ama yasalara uymaya alışkın olan yabancı, bu işi halletmeden önce polise haber verir. Sonuç olarak polis teröristleri bulur ve kurşuna dizer ama teröristler, ölmeden hemen önce yabancının karısını ve kızını öldürme fırsatı bulurlar.
Hem polis hem de teröristler yabancının fabrikasında üretilen silahları kullanıyorlardı. Aldığı onca önleme ve satış kurallarına rağmen yabancının ailesi, onun sattığı silahlarla öldürülür.
O yılın sonunda yabancı işi bırakır. Dünyanın dört yanına gider. Bir insanın nasıl bu kadar kötülük yapabileceğini düşünür. Acı çeker, insanlara duyduğu sevgiyi ve güveni tamamen kaybeder. Artık merak ettiği tek şey vardır: Acaba teröristler bir an insafa gelip ailesini serbest bırakmak istemişler midir? Asıl öğrenmek istediği, iyi ile kötünün karşılaştığı kısacık bir an olup olmadığıdır. Eğer varsa o anda iyi, kötüye üstün gelebilir mi?
Kitabın akışı olay ağırlıklı ama hem geçmişte hem de günümüzdeki en önemli sorunları konu alan bir öykü bu. İmgesel biçimde vurgulanan değerlerin bile gerçekçi bir pencereden bakıldığında üzerinde durulması gereken bir problemi ele aldığı görülebiliyor. Anlatım son derece sade, anlaşılır ve akıcı. Kelime ve yer seçimleri, karakterler kesinlikle kusursuz. Kısacası başlı başına bir etik kuralı bu kitap. Ve ben bu yazarı seviyorum.
·
81 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.