Romanımız Beyoğlu'nun arka sokaklarında geçmektedir.
Galip, Peri, Sela,Sivri ve Pupi adlı hayali kahramanları ile, dillendirmeye korktuğumuz, hayatın içinde aslında var olan ama hep görmekten kaçındığımız yaşanan hayatları sorgulatmayı başarmış, gözler önüne sermiş, şahanenin ötesi bir kitap diyebilirim.
Anlatılan konu: arka sokakların yitikleri...
Özellikle şunu söylemeliyim kitap akıcı değil, okumaya yeni başlayanlar için çok ağır gelebilir. Verilen mesajlar anlaşılamayabilir. O yüzden hayat tecrübesi olan kişilerin ne demek istendiğini daha rahat anlayacağını düşünüyorum.
Galip, adaletin eşitsizliğinden yakınmakta, kimilerinin 5 Yıldızlı otellerde kadeh tokuştururken, kimilerinin de eşitliğin ne demek olduğunu dahi bilmeden, arka sokaklarda ölümü beklediğini anlatıyor.
Peri, kendini bir düş perisi olarak görüyor Ve kendinin gerçekleri gördüğünü, aslında hepimizin bir hikayeye hapis olarak yaşadığımızı anlatıyor ve bu gördüğü gerçeklerle asla bu kitabın ikinci ciltinin yazılmasını istemiyor.
Sela, itikafa çekilmiş biri. Elbet onun da bir aydınlanma süreci oluyor ve öğretilerini dinlediği Hoca Efendi'nin, Peygamber'i sofraya aç oturup kalkarken onun neden bu kadar şişman olduğunu sorguluyor.
Sivri, çocukluğunda yaşadığı zorlukları, kayıpları anlatıyor. Siyasi suçlardan hapse düşüyor ve okumaktan içeri düşen komünizm işçilerinin durumunu "akıllı düşünürken, deli işini yola koyar." la bize özetliyor.
Pupi, güzeller güzeli bir kadın. geçimini, ışığı hiç sönmeyen şaşalı hayatını, bedeni üzerinden sağlıyor.
Yazarımız 
Elif Durdu, kendisi tiyatro sanatçısı olduğu için kitabı okurken kendimi orta oyunu izliyormuşum gibi hissettim.
Herkesin bir kitabı vardır ya okuduktan sonra hayatım değişti dediği; benim belki hayatım değişmeyecek ama hayata karşı bakış açımın değişeceği garanti...
Keyifli okumalar dilerim herkese :)
·
219 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.