Gönderi

140 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Yeraltı içimizde...
Bazen kızarız kendimize, öfke duyarız aynadaki yüzümüze. Yeri gelir nefret ederken dahi bulabiliriz kendimizi, kendimizden. Ama bunu uzun sürdürmeyiz genelde. Hele dışarıya acziyetlerimizi, noksanlıklarımızı göstermeyeceğiz diye türlü maskeler geçiririz ruhumuza. "Kibir, ego, onur, şeref, ben en mükemmelim" maskelerini geçiririz üzerimize, çoğu zaman da bunu bilinçsizce yaparız hatta. Çünkü ağır gelir nefsimize kendimizi olağan gerçekliğimizle görmek. Üstünü örtmeye çalışırız ruhumuzdaki tüm hastalıkların. Hoş çoğu zaman hasta yanlarımız olduğunu dahi kabul etmeyiz ya! Asıl zor olan kabullenmektir çünkü kendini tüm benliğinle. Kendisini tüm çıplaklığıyla göz önüne serebilecek kadar cesur kaç insan tanıyoruz ? Dostoyevski bunu yapabilen ender insanlardan. Âdeta hastalıklarını, kavgalarını, öfkesini yani ruhunu sergiliyor bu kitapta. Yeri geliyor kendisini yerden yere vururken görüyoruz, yeri geliyor bunu telâfi etmek istermişçesine kendisini yüceltirken, övünerken buluyoruz onu. Tam bir kafa karışıklığı, çelişkilerle dolu boğuşmaları. Bunu da öyle alelâde değil büyük bir ustalıkla yapıyor üstelik. Her şeyin farkında, kendi kendini tahlil eden bir psikolog edasıyla işliyor duygularını. Özellikle birinci kısımda okurla konuşan - bunu nedense "baylar" diyerek erkeklere hitaben yapıyor. Buna biraz içerlediğimi itiraf ediyorum ama bunun da altında bir neden yattığını düşünüyorum aynı zamanda - okura kendisini sorgulatan, yeri gelince alaycı bir tavır takınıp, yeri gelince ciddileşen bir edayla kaleme alıyor ifadelerini. Öte yandan da şu satırlarla yine kendiyle çelişip yazılarını asla okurla buluşturmayacağını vurguluyor: "Fakat bunları yayınlayacağımı, üstelik sizlere okutacağımı düşünüyorsanız aklınıza şaşarım. Bir konu daha var: neden size "baylar" diye hitap ediyorum (Bunu ben de çok merak ediyorum neden kadın okuyucularınızı da hesaba katmadınız Sayın Dostoyevski? Üstelik kitaplarınızı büyük bir zevkle okuyan kadınlar varken? Gücendim doğrusu. Neyse...) neden karşımda gerçekten okuyucular varmış gibi davranıyorum ki? Başlamış olduğum itiraflar ne yayımlanabilir ne de başkalarına okutulabilir . En azından ben kendimde bunu yapacak cesareti bulamıyorum, buna lüzum da görmüyorum. Yalnız içime pek garip bir heves düştü, ben de hevese uymaya karar verdim. Mesele bu. " Fakat görüyorum ki mesele bundan ibaret değilmiş yalnız. Doğrusu bunu okurken kocaman bir gülümseme belirdi yüzümde. İyi ki de bizler okuyabiliyoruz şuan bu satırları. Kim bilir belki de başlarken bir terapi seansı gibi düşünmüştü gerçekten de ya da çok iyi biliyordu işlerin buraya kadar varacağını. Kendisini yerden yere vurabilecek kadar, daha da önemlisi duygularını tüm saydamlığıyla ifade edebilecek kadar cesur olduğunu görüyorum onun söylediğinin aksine. Kendini mükemmel gören herkesin dahi bu çarpıcı ifadelerden kendine pay alacağını biliyorum. İfade etmek zordur kusurlarını. Dostoyevski birçok kişi adına bunu yapmış. Bana sorarsanız tam bir psikolojik tahlil kitabı. Birçok psikoloğa kaynak olabilecek bir ustalıkla yapılan bir tahlil. Sorularını kendi soran, cevaplarını kendi veren, kendi davranışlarının altında yatan nedenleri yine kendi ortaya koyan müthiş bir zekâ örneği. Bahsettiği yeraltı tam olarak içimizde büyüyor...
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020127,6bin okunma
·
39 görüntüleme
Gece Masalcısı