Gönderi

Bu sizi hiç şaşırtmamalı. Ölüm cezası böylesi durumlarda hem haksız, hem yararsızdır. Öldürmek hırsızlığı cezalandırmak için çok ağır, hırsızlığı önlemek içinse çok hafif bir cezadır. Her çalan ölümü hak etmedikten başka, açlıktan ölmemek için çalan adama en korkunç işkenceleri de yapsanız yine çalar. Bu konuda İngiltere'nin ve daha birçok memleketin adaleti, öğrencileri yetiştirecek yerde, döven kötü öğretmenlere benziyor. Hırsızlara en ağır cezaları verecek yerde, toplumun bütün üyelerine yaşama olanaklarını sağlasanız ve kimse kellesi pahasına çalmak zorunda kalmasa daha iyi olmaz mı? 'Toplum bunu düşünmüş', dedi yasacı; 'zanaat da, tarım da halka birçok geçim yolları sağlamış. Ama öyle insanlar var ki, çalışmaktansa adam soymayı daha akıllıca buluyorlar.' İşte bunu söylemenizi bekliyordum,' dedim. 'Size iç ve dış savaşlardan eli ayağı sakat dönenlerden söz etmeyeceğim. Ama sorarım size: Kaç asker Cornouailles ve Fransa savaşlarında, kral ve yurt uğruna neler yitirmedi; göz, kol, bacak, nelerinden olmadı. Bu zavallıların artık eski zanaatlarını yapacak halleri yoktu. Yeni bir zanaata geçmeye de yaşları elverişli değildi artık. Bırakalım bunları: Savaş her zaman olmaz diyelim. Her gün gözlerimizin önünde olup bitenlere bakalım. Halkın yoksulluğa düşmesinin baş nedeni aristokratların çokluğudur. Bu yararsız, bu bal vermez arılar başkalarının alınteriyle geçinmekte, topraklarında çalışanlardan daha fazla yararlanabilmek için onları derisine kadar yüzmekte, bunun dışında başka gelir kaynağı bilmemektedirler. Ama iş keyif için para harcamaya geldi mi, bu adamların yapmayacağı delilik yoktur. Bu uğurda varlarını yoklarını havaya savurup dilenciliğe kadar düşerler. Üstelik kendileriyle birlikte başka işlerde hayatlarını kazanamayacak bir sürü aylak uşağı da yoksulluğa sürüklerler.
Sayfa 11 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Hasan Ali Yücel Klasikleri Dizisi - XXXVI. basımKitabı okudu
·
13 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.