Gönderi

291 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 8 days
Evet, sonunda Felsefe Tarihi Cilt 3 de bitti. Uzun ve meşakkatli bir yolculuk oldu benim için. Yanlış hatırlamıyorsam felsefe tarihini baştan 19. yüzyıl sonuna kadar ilk kez okudum. Çok fazla yardımcı kaynak okuyup konuşma falan dinledim ama bütünlüklü okumanın yerini tutmuyor asla. İlk iki cildin aksine bu son ciltte ömrümden ömür gitti. Şimdi sebepleri tek tek sayacağım ama tam olarak hangisinin etkisi oldu bilmiyorum. İlk olarak bu kitabı okurken başka bir kitabı aynı anda okuma hatasına düştüm, zaten kitap konudan konuya atlıyordu, çok zorlandım. İkincisi; kitap Aydınlanma felsefesini çok çabuk geçti, üstünkörü Voltaire, Diderot, d'Holbach gibi filozofları kısaca ele aldı. Ağırlıklı olarak Montesquieu ve Rousseau (çok kolay yazılışı) durdular. Sonra İngiliz ampirizmini ele aldılar ve kitaba ısındım o ara. Kayışın koptuğu yer Kant ve sonrası Alman idealizmi oldu... o aralık ben de pek iyi bir mentalitede değildim ama artık redaktörün mü, çevirmenin mi hatası bilmiyorum, bir sürü yazım yanlışı ve anlaşılmaz kelimeler kullanıldı. Alman idealizmini Fransızlardan dinlemek yetmiyor, bir de belli ki İsmail Yerguz da o literatüre hakim değil, yoksa normalde çok yetkin bir çevirmen olduğundan haberdarım. Yazık ki ben de Kant ve Hegel gibi iki deve yabancıyım, Kant'ın ahlak felsefesi dışında. 3-4 gün kitaplardan soğudum resmen, doğru düzgün okuyamadım. Ama bu kısmı aşınca kitap İngilizcede tabiri caizse 'late bloomer' gibi açıldı. Zaten konu toplumsal düşüncelere gelince Fransa akla geliyor hemen. Fransız Devrimi, Paris komünü vs., çoğu önemli olay orada yaşandı. Saint-Simone, Comte, Proudhon ve Fourier gibi düşünürlerden sonra konu Marx ve Engels'e geldi. Ki onları anlatmaya bile gerek yok, çok özlediğimi fark ettim. Kitap, bir de 19. yüzyıl hakim düşüncesine aykırı olan Schopenhauer ve Kierkegaard'a odaklandı. Yazarlar o ikisini çağının çok ötesinde, bizim çağdaşımız olarak tanımladı. Schopenhauer amcamı uzun bir aradan sonra görmek aynı şekilde beni duygulandırdı. Popüler bir filozof, anlatmaya gerek yok onu da :d Beni en çok şaşırtan Kierkegaard oldu. İki üç yıl önce kendisinden iki kitap okumuş ve pek bir şey anlamamıştım. O zamanlar felsefeye yeni ısınıyor ve radikal ateist tavrımla bu fanatik inançlıyı hakir görüyordum maalesef ki... Son yıllardaki soyutlanmam ve bir iki ay önceki düşünsel bunalımlarım yüzünden sürgün gibi hissediyordum. Hala en değer verdiğim kişilerden biri olan Yalın Alpay Kierkegaard'ı anlatırken 'benim okuduğum bu olamaz yaa' diye hayret ediyordum. Şu an çok daha iyi anlıyorum ve benim için yeni bir dönem başlıyor. Günümüzde anlamsızlık ve acılar almış başını gidiyor. Ama ne Schopenhauer ne de Kierkegaard amcayı okurken umutsuzluğa kapılmıyorum. Onlar nasıl ki o çağın hastalığına kapılmayı reddettiler, ben de bugünün anlamsızlığına direneceğim. Belki bunun için klasiklere dönmek gerekecek ya da bambaşka bir şeye... ne olursa olsun ben kendi yolumu çizeceğim. İyi okumalar herkese.
Felsefe Tarihi - Cilt 3
Felsefe Tarihi - Cilt 3Jacqueline Russ · İletişim Yayınları · 201322 okunma
·
75 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.