Gönderi

Bilgiyi okumak için bir kılavuz!
Bilmek ilkece histen, hassasiyetten ve hissiyattan gelen dış ve iç ihsâsın verilerini, yani mahsusu dilsel, şekli ya da niceliksel vb. soyut şemalara dönüştürmek, yine kısaca makule tercüme etmek olarak tanımlanabilir ki, söz konusu soyut şemalar, en nihayetinde temsili nasıl ve ne şekilde olursa olsun kavramlar ve yargıların birleşiminden ortaya çı-kan bilgidir. Verilerimiz, tamamlanmamış yani süreç içinde bulunan gerçeklik kürelerindeki örüntüsel olgu ve olayların görülebilir (meşhûd) ve gözlemlenebilir (mersûd) ahväline ilişkin haysiyetlerinin insan tarafından idrak edilmesi ile yakalandığından, daha başlangıçta düşünülebilir (makul) ile birlikte vardırlar. Bilginin veri yönünden yani ontolojik açıdan meşhud, mersûd ve makul ögelerden mürekkep bir bütün olması, bilginin epistemolojik hissi, keşfi ve nazari katmanlarını ortaya çıkartır. Bu çerçeve kişiye, bir bütün olarak gerçeklik kürelerinin görünür (visible) örtüsünün altında katmanlı bir biçimde yer alan görünmeyen (invisible) özelliklerini, sınırlı haysiyetlerini kendine has cihetlerden ele alan ilmi disiplinleri kurma meşrûiyeti verir. Tüm bu işlemler, insanın bir anlam-değer varlığı olması nedeniyle aksiyolojik açıdan belirli bir anlam-değer çanağı (manevi - kıyemi) içinde cereyan eder. Tabiat gibi hayat da muayyen bir mekân-zaman içinde bir süreç, akış, örüntü olduğundan söz konusu beşerî-insani tüm yapıp etmeler de varlığını kronolojik açıdan tarihi (historic) bağlam içinde kazanır Şimdiye değin söylenenler daha yalın bir biçimde dile getirilmeye çalışılırsa şöyle denebilir: Sahip olduğumuz her türlü bilgi, meşhûd ve mersûd verilere dayalı bir resim ile ona eşlik eden hissi, keşfî ve nazari katmanlara sahip makul bir yorum ve resim ile yorumun kişi ya da kültür için anlam-degerini veren manevi-kıyemi inançlardan oluşur; re- sim, yorum ve inanç da bir bütün olarak tarihî bir entitedir. Son derece karmaşık yapısal bir özellik gösteren bilgi, var olanı hangi haysiyet ve hangi cihetten ele alırsa alsın ve ister yazılı isterse başka bir biçimde temsil edilsin, her yeniden çözümlenmede söz konusu katmanların ayrı ayrı idrâkini zorunlu kılar. Bu yapının en temelinde resim olduğundan, resmin kendi tarihî bağlamı içindeki idrâki, yorumun ve her ikisine birlikte eşlik eden inancın da sahîh idrâkinin asgarî koşuludur. Resmi ait olduğu mekân-zaman koordinatları- daki haliyle çözümleyemeyen bir okuma, vektörel değerle rin yerini lâyıkıyla belirleyemeyeceğinden, resme eşlik eden yorumun kinematik karakterini tespit edemeyecek, böylece a-historic kalan resmin yorumunu da meta-historic bir biçimde kabul edecek, her ikisine eşlik eden inançları da mutlaklaştırarak metafizik bir karaktere büründürecektir. Nazari çerçeve ile bu çerçeveye riayet etmeden yapılacak bir okumanın düşeceği durum bu olacağından, bilginin sahih bir okuması için aşağıdaki dört koşulun dikkatli bir biçimde yerine getirilmesi gerekir. Bilginin yukarıda tanımlanan özellikleriyle içeriğini oluşturan nesnelerin ait oldukları gerçeklik kürelerine nispetle neliğini tespit eden i. ontolojik şematizm; bu nesnelerin idrâki için filozof-bilim adamlarının geliştirdiği soyut-kavramsal yapıların yani Istilah ve terimler ile bu yapıların kendi aralarındaki ilişki- leri veren yargıların neliğini tanımlayan ii. epistemolojik şe- matizm; nesne, kavram ve yargının anlamlı birlikteliğini ve bir aradalığını sağlayan kişisel ya da kültürel anlam-değer dünyasının çözümlemesini yapan iii. aksiyolojik şematizm, nihayet tüm bunların vuku bulduğu tarihî bağlamın art ar- dalığını, dolayısıyla bilginin nedensel bir örgü içinde idrâ- kini mümkün kılan iv. kronolojik şematizm... Bahse konu olan dört şematizm, çok değişkenli parametrik bir okuma eşliğinde algoritmik düşünce ve diagramatik perspektif ile birlikte yürütülürse bilginin istidlâlî aklın sınırları içinde ya- pisal çözümlemesini mümkün kılar; başka bir deyişle bilgiye ilişkin hem ögeleri (verileri) hem işlemleri (süreçleri) hem de inşâları (sonuçları) tespit eder. Bu tür bir okuma, neticede varlık-bilgi-değer birlikteliğinin, aşkım (transendent) değil, hem bağlamsal istidlâlî akla bağlı hem de onun da zemi- ninde bulunan mücerred/fitri akla dayalı transendental yani tarihi kabul edilmesini sağlar. -İhsan Fazlıoğlu
··
96 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.