Gönderi

“Bir gün Arap’ın teki, saçını kestirmeye berbere gitmiş. Kestirdikten sonra da berbere para vermek istemiş. ‘Paranı dünyada kabul etmem. Bu kamu hizmeti’ demiş berber. Arap pek sevinmiş bu işe, şaşkın ama hoşnut dükkândan çıkmış. Ertesi sabah berber dükkânı açarken kapıda bir sepet bulmuş. Üzerinde ‘Teşekkürler’ yazılı bir kart, bir sepet de hurma.” Divandaki ikizlerden biri usulca kımıldandı uykusunda. “Ertesi gün Türk’ün tekinin yolu düşmüş aynı berbere. O da saçını kestirmiş, o da kestirdikten sonra para vermek istemiş ama berber yine, ‘Paranı kabul edemem. Bu kamu hizmeti’ demiş. Türk pek sevinmiş bu işe, şaşkın ama hoşnut dükkândan çıkmış. Ertesi gün berber dükkânı açarken kapıda, üzerinde ‘Teşekkürler’ yazılı bir kart ve bir kutu lokum bulmuş.” Divandaki ikizlerden diğeri ağlamaya başladı o anda. Varsenig Hala ikizlerinin yanına koştu ve bir dokunuşuyla ağlayanı susturdu. “Ertesi gün bir Ermeni gelmiş aynı dükkâna. O da saçını kestirdikten sonra berbere ücreti ödemek istemiş ama adam itiraz etmiş, ‘Kusura bakma, paranı kabul edemem. Bu kamu hizmeti.’ Ermeni pek sevinmiş bu işe, o da gayet şaşkın ama hoşnut dükkândan çıkmış. Ertesi sabah berber dükkânını açtığında... Bil bakalım orada ne bulmuş?” “Bir paket burma tatlısı mı?” diye sordu uzak kuzen Kevork Karaoğlanyan. “Hayır. Berber karşısında bir düzine Ermeni daha bulmuş! Orada dizilmiş bekliyorlarmış!” “Ne yani bizim beleşçi bir halk olduğumuzu mu söylemeye çalışıyorsun?” dedi Kevork. “Hayır efendim, ne münasebet! Ne biçim dinliyorsun cahil çocuk” diye tersledi Dikran Dayı. “Sadece biz Ermenilerin birbirimizi kolladığımızı anlatmaya çalışıyorum. Güzel bir şey gördük mü hemen arkadaş ve akrabalarımızla paylaşırız. Bu kolektif ruh sayesinde hayatta kalmayı başardı Ermeni halkı. Yoksa tükenirdik çoktan, kururdu soyumuz.”
·
107 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.