Gönderi

188 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 6 days
İkinci Dünya Savaşı’nın bitimini izleyen yıllarda Alman toplumundaki “iç hesaplaşma”yı, on beşindeki Michael Berg ile otuz altı yaşındaki güzel Hanna Schmitz arasındaki sıra dışı aşk hikayesi üzerinden anlatıyor Bernhard Schlink. Bol ödüllü, sinemaya da uyarlanan bu romanında sadece ilişkiler açısından değil, soykırım ve savaş suçlularına yaklaşım açısından da kanıksanmış ve sorgulanmayan toplumsal kalıpları yıkıyor. Lise öğrencisi Michael ilk cinsellik deneyimini yaşadığı Hanna’ya tutkulu bir aşkla bağlanıyor. Bulduğu her fırsatta yanına koştuğu olgun sevgilisinin isteği üzerine ona kitaplar okuyor ve okulunu hiç bir şekilde aksatmıyor Michael. Çok fazla bilgisi yok Hanna hakkında; eski, küçük bir dairede yaşayan ve tramvayda bilet kontrolörü olarak çalışan Hanna kendi hayatına ilişkin fazla paylaşımda bulunmuyor, genç ve tecrübesiz Michael ise sevgilisinin kendisi ile paylaştıkları ile yetiniyor. Tutkulu aşk, Michael’ın büyümesi ve kendi yaşıtlarının arasına dönmesi ile kaybediyor büyüsünü. Her iki tarafı da tatmin eden, besleyen, mutlu eden ilişki doğal döngüsünü tamamlıyor, Michael’ın kendisinden uzaklaştığını hisseden Hanna kayıplara karışıyor ve yaşananlar Michael için tatlı bir anı olarak kalıyor. Yıllar sonra hukuk öğrencisi olarak izlediği soykırım davalarından birinde tekrar karşılaşıyor Hanna ile. Eski sevgilisinin Nazi toplama kamplarında gözetmen olarak çalıştığını öğrendiğindeki ilk şaşkınlığı zamanla meraka dönüşüyor. Ve Michael onca yıl, o kadar yakınken anlayamadığı sırları teker teker keşfetmeye başlıyor. Bu benim önce filmini seyrettiğim romanlardan biri. Belki de o yüzden uzun zaman elim gitmedi alıp okumaya. 15 yaşındaki bir çocukla 36 yaşındaki bir kadının tutkulu cinselliği filmde o kadar fazla yer tutuyordu ve film hakkındaki pazarlama taktikleri bu sıra dışı cinselliğe o kadar fazla vurgu yapıyordu ki, itici gelmişti bana. Herkesin bayıldığı o filmi sevemedim, Schlink’i de pek ciddiye alamadım. Halbuki romanı okuduğumda görüyorum ki, filmden yola çıkıp Schlink’e haksızlık etmişim. Bence başarılı ve etkileyici bir roman bu. Yazım tekniği olarak büyük bir iddiası yok; basit cümlelerle, düz bir akışla hikayesini anlatıyor Schlink. Ancak genç Almanların geçmişlerinden duydukları utancı ve suça bir şekilde ortak olduklarını düşündükleri ebeveynlerine öfkelerini, bir metafor olarak kullandığını düşündüğüm Michael-Hanna ilişkisi üzerinden, çarpıcı güzellikte anlatıyor. Basit cümleleri ile sağlıyor bu etkiyi; zor olanı süslü cümlelerin ardına saklamak yerine açıkça, saklamadan, pat diye ortaya seriveriyor. Savaşın hemen akabinde büyük bir iç hesaplaşma yaşıyor Alman toplumu. Savaş zamanı karar veremeyecek kadar küçük olan ya da onca acı, ölüm ve yıkım sonrası doğan yeni kuşak, Nazilerin işlediği insanlık suçlarına ortak olmakla suçladıkları ebeveynlerine baş kaldırıyor. Birebir suça bulaşanların yanı sıra, ideolojik destek veren, çıkar sağlayan ya da sessiz kalan eski kuşak da suçlu bu genç nesile göre. Temiz bir toplumu ancak geçmiş hataları açıkça ortaya sererek, tartışarak, kınayarak, ayıplayarak oluşturabileceklerini anlamış bu gençler örgütleniyor ve seslerini yükseltiyorlar. Tarihteki birçok örneğin aksine, olanları reddetmeden, “ama”lara sığınmadan, vicdani olarak reddederek, bugünün demokratik Almanya’sına giden yolu açıyorlar. Michael da bu yüzleşmeyi yaşıyor Hanna ile. Savunmasını mahkemenin beklentilerine uygun şekilde yapamayan Hanna’nın uğradığı haksızlığı gördükçe hukuk sisteminin adaletini sorguluyor, Hanna’yı hala seviyor ve önemsiyor, ancak bir Nazi olarak yaptıklarını anlamaya, kılıf bulmaya, suçunu hafifletmeye çalışmıyor. Nazi soykırımını Alman toplumunun içinden anlatmayı hedeflemiş az sayıdaki eserden biri bu. İnce bir çizginin üzerinde yürüyor Schlink; tüm dünyanın bunca duyarlı olduğu soykırım suçlarında Nazi tarafında yer alan cazibeli bir kahraman yaratmak, onu övmeden ama yargılamadan da anlatmaya çalışmak kolay değil. Lise çağındaki bir genci annesi yaşındaki bir kadınla tutkulu bir ilişkinin içine sokmak da. O, anlatıp kaçıyor sanki… Yargılamaları biz okuyucusuna bırakıyor…
Okuyucu
OkuyucuBernhard Schlink · İletişim Yayıncılık · 20143,226 okunma
··
338 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.