Gönderi

288 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 7 days
2022 (Pars) yılında okuduğum 92.betik [Aralık ayının 7.betiği]
Türk Korku-Gerilim Edebiyatı'nın taçsız kraliçesinden karabasanlarımız olacak türde öykülerden oluşan bir hafif korku-gerilim menüsünü hazırlanmış. Öyküleri okurken "Tıkabasa" doyamadım çünkü ürpertisi yüksek korku-gerilim öyküleri bekliyordum. Kalem, ilk kez bu korku-gerilimin alt türünde yazdığına tanık olduk. Gelin birlikte öykülerin bende bıraktığı izlenimlere bir bakış atalım... Arsız Asım'ın Akıbeti; Bu öyküde uçkuruna ve paraya düşkün insanın hazin sonunu görüyoruz. Ayrıca yediğimiz kabı kirletmek yerine o kabı tertemizlemek daha önemlisi olduğunu görüyoruz. Okurken resmen nutkum tutuldu çünkü sıkıcı ve basit başlanan öykü birden sürprizlerle dolu bir sonu götürdü beni. Resmen "Nasıl yani? İsa aslında hangi yaratıktır?" diye sormaktan kendimi alıkoyamadım. Bence orada İsa (as) ölmediğine metaforik bir gönderme olduğunu görüyoruz. Hristiyan inancındaki İsa (as) çarmıha gerilerek öldürülme olayına parodi ve Müslümanca bir yanıt verilmiş. Yani siz onun öldüğünü söylüyorsanız aslında onu ispiyonlayan havarini öldüğünü biliyorsunuz. Kısacası sizin okuduğunuz martavallar bizi bozmaz. İlk öyküdeki Nettin Usta'nın kötülerin eline geçtiğini görüyoruz. Yani öyküler son kısımlarla birbirine bağlanır. Dulavrat Çorbası; Öykünün sonlarına doğru korku-gerilim havasını iliklerine kadar yaşarken birden özünü o bataklığın önünde bulacaksın ve çığlık atmamak için özünü zor tutacaksın. Ürpeten korku-gerilim öykülerini çok seviyorum. Öyküye dönersek kadınlar bizden zayıf olsa da onlara zulmetmemiz bence etikdışı ve yanlıştır. Kısırlık sadece kadınlara özgü değildir. Çocuk istiyorsa karşılıklı muayene olacaksın. Neyine güvenerek özünü sağlıklı görüyorsun. Ayrıca erkek yada kız çocuğu olması bizim genimize bağlıdır çünkü hem X hem de Y kromozomu taşıyoruz. Kadına şiddeti kınarak sözlerime nokta koyuyorum. Azdır Gülü; Bu öyküde uçkuruna düşkün insanı ne kadar terbiye etmeye çalışsan da o senin işgüzarlığından faydalanarak önlemini çiğner. Öncelikle kişinin kanıyla beslendiği için o kişiyi gençleştirdiğini sanarken aslında o gülün bir yaprağını yedikten sonra gençleştiğini görüyoruz. Bir de bu kadar birbirine benzeyen insan akraba değil birbirinin aynısı olur. Yani Fiko Junior, Fiko'nun gençleşmiş halidir. Ayrıca Çetin gelene kadar o apartmandakileri elden geçirmemiş mi Fiko Dede? Çetin onu mu yoldan çıkarttı yoksa onu ıslah eden mi? Ayrıca azdır gülü satan dükkan, Tepegöz Restoranı'na en iyi kötüyü seçen kasifçilerden mi? Sorular peşe peşe sıralanırken de Fiko Dede, sebepsizce kötü tarafa geçtiğini anlıyoruz. Bir Fırt Yeter; Ters köşeleriyle enfes bir öykü okudum. Öyküde Sadi'yi masum bilirken Tepegöz Restoranı'ndaki caytganlardan günahlarını öğrenince ağzım açık kaldı. Keşke masum olarak kalsaydı belki de mutlu bir hayatı olurdu. İlk defa bir karakter için çok üzüldüm çünkü adamcağız kasıtlı olarak kimseye zarar vermedi. Saadet Hanım meğer ayartıcı cinmiş. İnsanlar hep aksilikler için debelenirken özünü hiçbir zaman bulamaz. Hep kayıptır. Işığını bulduğu zaman özünü anlamdıracak... Saç Kavurma; Bu öyküde paragöz insanın hazin sonuna tanık olunurken kimseyi emellerimizin uğruna harcatmanın ne denli zararlı olduğunu görüyoruz. Belki de İblis Restoranı'nda herkes işlediği suçu yerken aslında öteki hayattaki panoramamıza küçük bir bakış atıldığını gördük. Saç kılları sayesinde bir kuruş ödemeden restoranda çıkarıyoruz. Öteki yaşamda kıyamete kadar saç telleri kavurması yer. Tabak bittiği gibi yeniden tabak dolunur. Ayrıca yaşlıdır diyip geçmemeliyiz. Hataları ve yanlışları olunca onlara usulen tane tane anlatmalıyız. Merhametten ve iyilikten maraz doğacağını bu öyküden bir kez daha öğrendik. Nektar; Öykünün sonlarına doğru doğa korkusu iliklerine kadar sezerken doğa, Tanrı'nın emriyle sebepsiz yere öldürülen kişinin öcünü almak için hareket geçiyor. Bugüne kadar işlenen korku gerilim öykülerinde kötücül yaratıklar sahnedeyken bu öyküde ise doğa korkusu Tanrı'nın emridir. Doğa, yapısında kötülük barındırmaz. Doğa cömerttir. Özüne iyi bakana bereket yağdırır. Cansız doğa, canlı insandan daha iyidir. Doğa korkusu öyküler, kraliçenin kalemine çok yakışır. Taş Uyur, doğa korkusuyla yazılan kraliçenin öyküsüdür. Öykünün sonunda Caytgan, İçkici Süleyman'ı neden istemediğini soru işaretiyle bize veda ediyor. İtadakimasu; Öykü adı bana bir yokai korku-gerilim öyküsü okuyacağımı sezdirse de aslında öykünün adı Japonca'da "bu yemek için hayatını almak zorunda kaldığım için özür dilerim." anlamına gelse de öyküde paranormal bir restoran adıdır. Burada kibirin, karşı kültürüne saygı ve merak ettiğin şeyi aceleci olarak yememeyi öğretir. Bir işte uzman değilsen o işe girişmeyeceksin. Yumurtan yoksa gıdaklamayacaksın yani bir iş için bilgi ve tecrübe lazımdır. Yani detaylı bir araştırmada olmasını vurguluyor. Bir Şerbet Kazası; Bu öyküde evladın dahil yabancı olsa da onun dış görünüşüyle dalga geçmenin hazin sonunu görürsün. Yada başkaları memnun etmek için güzelleşmek için ne olduğunu bilmediğin içecekler bodoslanma dalmayacaksın. Bir insan seni seviyorsa o senin kalbinin ve aklının güzelliğinden olmalıdır. Ayrıca sana ilgi duyanlara elinden geldikçe ilgileneceksin ki yarın öbür gün ondan canavar çıkıp senin veya sevdiğinin sonu getirmesin. Duryanmamak için Geçkurtul olmaya çalışacaksın bu yaşamdan. En Leziz Günahlar; Öykü bana karmaşık gelse de öykünün verdiği ileti ortadadır. Öykü sayesinde ne edersen özüne edersin. Ayrıca burada gerilim havası içerisinde hayatlarımızdaki pişmanlıklara bakıp hatta bencil ve kibirli davranmamayı öğütlüyor. Kara Kara Kapkara öykü seçkisindeki öykülerle kıyasladığım zaman kraliçenin kısmen beğendiklerimin içinde yer aldı. Nettin Usta, bana Zebercet Bey'i anımsatsa da Zebercet, enazında ölürken yaptıklarından pişmanlık duyup hatalarını telafi etmek istedi. Daha önce okuduğum "Kara Kara Kapkara" öykü seçkisindeki öyküleri mumla aradım çünkü okurken çığlık atacak moda giremedim. Sanki Işın Beril Tetik değil Demokan Atasoy veya Galip Dursun'un yazdığını sezdim çünkü bu iki kalemimizin inişli çıkışlı bir grafiğe sahip korku-gerilim öyküleri yazdıkları su götürmez bir gerçektir. Beğendiğim ve kısmen beğendiğim öykülerden oluşan menüyle "Tıkabasa" doymadan masadan kalkıyorum. Okuduğum için hiç pişman değilim çünkü nitelikli bir kalem okuduğum için gurur duyuyorum. Okumanızı tavsiye ediyorum. #BetikEli #Tıkabasa #IşınBerilTetik #OğlakYayınları #Kitapyorumu #KorkuGerilim #DoğaKorkusu #Karabasan #ÇığlıksızBirGece #TepegözRestoranı #Ürpermek #TaçsızKraliçe #KitapTavsiyesi #KitapTutkusu #KitapOkumakÇokGüzelŞeydir #OkudumBitti #Bookstagram #Bookstagramer
Tıkabasa
TıkabasaIşın Beril Tetik · Oğlak Yayıncılık · 20212 okunma
·
88 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.