Feminist sosyolog Charlote Gilman’ın 1915 yılında kaleme aldığı bir eser... Yani o zamanın şartlarıyla düşününce kadını korumaya yönelik atılan ilk cesur adımlardan biri olduğunu fark ediyoruz. İsminden de anlaşılacağı üzere sadece kadınların olduğu bir toplumdan söz ediyoruz. Burada erkeğe ihtiyaç yok çünkü döllenmesiz üremeyle kutsal Meryem-Ana misali çoğalıyorlar ve anneliğin kutsallığı çatısında birlik oluyorlar. Kitapta ise, bu ülkeyi keşfeden 3 erkeğin başlarına gelen olaylar ve onların gözünden kadınlar ülkesi ele alınıyor... Gilman, burada kadınların da erkeklerin yapabildiği her şeyi muntazam bir düzenle oluşturabildiklerini ispat ediyor. Gerek fizyolojik gerek psikoljik anlamda bir erkeğe ihtiyaç duyulmadan yaşanabileceğini göstermiş. Hatta bu kadın toplumu; kötülük, kıskançlık, korku, hastalık, kaos gibi meseleleri bile alt etmiş... Bana kalırsa sadece kadınların değil özellikle erkeklerin de bu meselelere ilgi duyması, okuması ve savunması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü biz kadınlar, toplumda yavaş yavaş yerlerimizi alıyor olsak bile hala erkeklere ait ve erkeklerin yönettiği bir dünyada yaşıyoruz. Ve ne yazık ki ülkemizde de hala kadınlara karşı bir nefret ve hükmetme çabasında olan mahluklar bir hayli mevcut. Sözlerim yanlış anlaşılmasın radikal bir feminist değilim ama gördüğüm ve işittiğim şeyler artık beni iğrendirir bir vaziyete getirdi. Zaten bu meseleler kadın-erkek meselesi de değil, benim gözümde yalnızca iyi-kötü mücadelesi. Umarım bir gün bu toplumda kadınlar’ olarak artık bir şeyler için ekstra mücadele etmek ve savaşmak zorunda kalmadan yaşayabiliriz... NOT: Kitabın ikinci bir devam kitabı da mevcut