Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Dünya ile fiziksel ilişki kurmayarak araya imaj teknolojilerini sokmak bizi "insansızlaşma", insandan tamamen uzaklaşma noktasına götürür. Bu nokta, üzerine bomba atarak öldürdüğü insanları kameradan seyrederken, kurbandan "optik olarak ayrı" olmanın psikolojik izolasyon sağladığı bir noktadır. Çünkü "gördüklerimizle yaşayabilmemiz için duyarlılıklarımızın dondurulması gerekmektedir. Ötekilerle aramızdaki ilişkileri düzenleyen ahlaki kısıtlamalar nötrleştirildiği takdirde ancak korunaklı endişesiz, üzüntüsüz, kedersiz, sorumluk hissetmeden bir izleme mümkün olabilir. John Berger'in söylediği gibi “ekran röntgenciliği hayata karşı şimdiye dek eşi benzeri görülmemiş bir acımasız”lığa ve kayıtsızlığa geçit vermektedir." "Diğerleriyle doğrudan fiziksel olarak karşılaşmayınca..." der Heim, "Etik anlayışımız gevşemeye uğrar." Varsayın ki, bir oyunun içindesiniz ve oyun boyunca “bir sürü insanı öldürüyor, insan, hayvan ne çıkarsa eziyor, şehirleri bombalıyor, ormanları yakıyor, milyonlarca kuş vuruyor, kumar oynuyor, girilmeyecek yerlere giriyor, normal hayatta yasak cinsel oyunlar oynuyorsunuz." Bu esnada birisi çıkıp; "Neden bu insanları öldürüyorsun, bu günahları işliyorsun, Tanrıya nasıl hesap vereceksin? Senin hiç ahlakın, senin hiç vicdanın yok mu?" diye sorsa; soruyu saçma bulur ve sanırım şöyle cevaplarız: "Bu bir oyun. Ahlakla, dinle, cinayetle ne alakası var?" Kevin Robins, "Sanal/imajinatif" dünya, bizi Tanrısız, ahlaksız, erdemsiz, bedelsiz bir dünyaya davet eder. Tanrısız, ahlaksız, erdemsiz, utanmasız düşünmeyi ve davranmayı öğretir. Saatlerce sanal/imajinatif dünyanın içinde kalıp dışarı çıkanlar, sanalda edindikleri Tanrısız, ahlaksız, erdemsiz, bedelsiz düşünme ve hareket etme alışkanlığını gerçek dünyaya da taşırlar. Böylece imaj dünyası gerçek dünyayı da işgal eder görüşündedir.
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.