Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İstanbul Kriterleri
İstanbul Kriterleri
İstanbul Kriterleri Düşmanlarımıza gelince... Onlara adaletten başka hiçbir şey borçlu değiliz. Aliya İzzetbegoviç S.7 Dokuz köyden kovulmasına rağmen, hâlâ şehri bulamamış olanlar “doğruyu söyleyen" olamazlar. Doğruyu bulamamış, şehirli olamamış kişi doğruyu nasıl söylesin? Olsa olsa, kendince, yanlışları söyleyebilir “onuncu köy”ün sakinleri. Köylüler sadece yanlışları, şehirliler hem yanlışları hem de doğruları bilirler. Şehir bir çözümlemedir ve sorunları nasıl ve ne kadar çözdüğümüze şahitlik eder. S.14 Belli bir konuda eğitim alan kişi, o işin nasıl ol’duğunu, nasıl yapılacağını, nasıl yapılması gerektiğini öğrenmiş olur. Bu yüzden eğitimin temeli ezbere dayanır. Eğitilmiş at denilince aklımıza, felsefe yapan, düşüncelere dalan, attığı her adımı sorgulayan at gelmez. İyi bir eğitim almış kişi, nerede nasıl davranması gerektiğini bilen kişidir. Eğitim (terbiye) nasıl sorusuna, öğretim (talim) niçin sorusuna cevap vermek içindir. S.14 Yüzünü güneşe dönersen gölgen seni takip eder. Sırtını güneşe dönersen sen gölgeni takip edersin. S.21 Türkiye'nin meşhur "tembel"liği yüzünden Titanik'e yetişemeyip batmaktan “kurtuldu”ğunu söyleyen yazar haklı: Şayet kendi düzenimizden vazgeçip onların düzenine uysaydık, onların yaptıklarını yapmakta “tembel” olmasaydık, Titanik'in içinde biz de olacaktık. Tembel olduğu iddia edilen bir millet, Batılıların kısa yoldan çok para kazanmayı sağlayan sömürge düzenini niçin kendine örnek almadı? Tembel olduğu söylenen bu milletin, kolonyalizmi ve kapitalizmi reddederek, Kitap'ın deyişiyle “sarp yokuşu tırmanmak"ı seçerek kaç cephede kaç devlete karşı nasıl savaş verdiğini hatırlayan var mı acaba? S.30 İlginç değil mi, tembel olduğu söylenen bu millet ezanlarda çok dakiktir. Ezanlarda bu kadar titiz olan bu millet, ne ilginçtir ki namazları ise geniş bir vakte yayarak kılar. Tembelleri bulmak isteyenler, sabah namazı vaktinde ışıkları yanmayan evlere de baksınlar. S.31 Başbakan veya bakan olmasına rağmen bir türlü devlet adamı olamayanların varlığı, kaybettiğimiz köklü kurumların eksikliğini hissettirmekle kalıyor. S.41 Bir fikri kalabalıkların seslendirmesi, onu güçlü yapmaz, sadece popüler yapar. Hakikat, ona tek bir kişi sadık kalsa bile, gücünü ve değerini yitirmez. S.42 "Kadim, tekaddüm edendir." İhsan Fazlıoğlu S.45 sandığınız gibi, insan, zenginleştikçe, gayri safi milli hasıla arttıkça cömert olmaz. Piyangodan ikramiye çıkarsa, fakirlere yardım edeceğini söyleyen kişiler, Burası Türkiye hikâyeleriyle işlerinin şansa kaldığını zanneden kişilerdir. S.55 Yazının sonunda, yazar ile yazıcı (kâtip) arasındaki farkı selamlayarak, kendimizi sokağa atalım. Bir yazıyı okuduğunuzda; "ben de böyle düşünüyorum" diyorsanız, o satırları yazan kişi, büyük ihtimalle, yazar değil kâtiptir, Kâtip, arzuhalcidir, meramınızı kaleme alır, duygularınıza tercüman olur, anlatamadıklarınızı anlatır. Ama bir yazıyı okuduğunuzda; "hiç böyle düşünmemiştim" diyorsanız, o kişi kâtip değil yazardır. İkisi aranızdaki fark: yazar, sadece yazının değil, düşünmenin de kurallarını bilir, fikir ve üslup sahibidir. S.57 Gücünüzü fikirlerinizden alamıyorsunuz. Kuvvetli_olmak, fikirlerinizi güçlü yapamaz. S.61 İslam’ın hakkını vermek meselesi, nedense, hep yanlış anlaşılmaktadır. İslam’ın hakkını teslim etmek için, ne Müslüman olmaya, ne ibadet etmeye gerek vardır. İnsan, hayatın hakkını vermek için Müslüman olur; İslam'ın hakkını vermek için değil. S.62 Türkiye'nin temelleri Selçukluların eseridir. Selçuklular, tarih sahnesine çıktıklarında, İslam dünyasının durumu, bugünkünden de kötüydü. Müslümanların ellerinden pek bir şey gelmiyordu. Selçuklular ve onları takiben Osmanlılar, taşıdıkları aletle adeta tek vücut oldular ve eşsiz bir yetenek kazandılar aleti kullanmada. İslam'ı müziğe alet ettiler; Türk müziği oldu. İslam'ı mimariye alet ettiler; Türk mimarisi oldu. İslam'ı dile alet ettiler; Farsça, Arapça ve Türkmencenin sacayağı olduğu Türkçe oldu. İslam'ı siyasete alet ettiler; Türkiye oldu. Askerlikte en yüksek makamın şehitlik olduğu Türkiye, bayrağıyla, milli marşıyla, kültürüyle İslam siyasete alet edilerek yaratılmıştır. Modern zamanlarda Din'in geçer akçe olmadığını gören okuyucu, bir ülkenin, bir milletin nasıl böyle varolduğunu anlayacak değildir. S.63 "Modern Türkiye" de gazilik ve şehitlik üstüne kuruldu! İddia edildiği gibi laiklik üstüne kurulmadı. Laiklik bu binanın temeli değil, planda olmayan, sonradan binaya eklenmiş balkonudur. (Bizim mimarimizde balkon yoktur, avlu vardır.) S.76 Hakikat rahatımızdan daha önemlidir. S.82 Doğruları yanlış adamlar seslendiriyor hakikatlerin itibarı zedeleniyor. S.83 Bir dostun eski olması ile bir ayakkabının eski olması farklı şeylerdir. Eski ayakkabının yerine yenisini alırken, eski dostumuzun yerini hiçbir şeyin dolduramayacağını biliriz. S.103 Her şeye "sıfır"dan başlamaya çalışanların ellerinde koca bir sıfırdan başka bir şey yok. S.115 Savaşa karşı çıkmak için "Çocuklar öldürülmesin!" den başka bir şey bilmiyorlar... Çocuklar öldürülmesinler, ama yetim ve öksüz bırakılabilirler? S.115 İnsan ihtiyaç duyduğu şeyi arar, ararsa bulur. S.117
·
49 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.