Gönderi

360 syf.
·
Puan vermedi
Anne Frank'ın Hatıra Defteri İnceleme
Yalnızca daha önce hiç yazmadığımdan değil. İleride ben de dahil hiç kimse on üç yaşında bir kızın içinden geçenlerle ilgilenmeyecekmiş gibi geliyor.. İnsanlık tarihine çalınmış kara leke olarak tasvirlenen 2. Dünya Savaşı’nda yaşanan onca kayıp, çekilen işkenceler, bombalanan yerler ve yaşanan soykırımlara bir nevi ayna tutan on üç yaşındaki
Anne Frank'ın Hatıra Defteri
Anne Frank'ın Hatıra Defteri
; okurlara tekrardan bu savaşın tarihteki en kanlı savaşlardan biri olduğunu hatırlatmaktadır. Otuzdan fazla ülkenin yer aldığı ve neticesinde 70-85 milyon arası sivilin hayatını kaybettiği bu tarihi hadisede; SS güçleri tarafından kullanılan 40 bin üzerinde olan tesislerde yapılmış soykırım, 6 milyon Yahudi’nin olduğu ve planlı bir şekilde öldürüldüğü Holokost Yahudi Soykırımı olarak geçmiştir tarihe. (...) Sadece kendimi uzun bir tatil yaptığım, kendine özgü bir pansiyonda gibi hissediyorum. Saklanmaya yönelik oldukça sıra dışı bir bakış açısı ama şu an için durum bundan başka bir şey değil. (...) Bu satırlarla birlikte günlüğü Kitty’ye o kasvetli ‘Arka Ev’de olabildiğince iyi ruh halinde takılmanın bir elzem olduğunu ve ara ara SS askerlerine yakalandığını gördüğü en yakın arkadaşını hatırlayarak ve onun olası durumu ile ilgili tahminlerde bulunur ve üzüntüyle birlikte haline şükreder yazılarında. (...) 27 Kasım 1943, Cumartesi Sevgili Kitty, Dün uyumadan önce birden Hanneli gözümün önüne geldi. Paçavra olmuş giysiler içinde, düşkün ve zayıf bir yüz gördüm. Gözleri kocaman olmuştu, üzgün ve suçlar bir vaziyette bana bakıyordu. Bunu gözlerinden okuyabiliyordum: ‘Ah, anne, neden beni bıraktın? Yardım et bana, kurtar beni bu cehennemden!’ (…) Ona yardım edebilseydim! Tanrı’m, burada isteyebileceğim her şey varken onun kaderinin böyle kötü olması! O da en az benim kadar inançlıydı, o da iyilikler isterdi. Neden yaşamda kalmak için ben seçildim de onun muhtemelen ölmesi gerek? Aramızda ne fark vardı? Neden şimdi birbirimizden uzağa düşüp ayrı kaldık? İçini karartan ve yüreğini sıkıştıran dış dünyayı günlüğünde sıklıkla bahsedip sızlanmak yerine hasretinden kavrulduğu temiz hava ile güneşten dem vurmaktadır. Özgür olacağı günleri hayal ederek tavan arasındaki pencereden gelen temiz havayı dolduruyor ciğerlerine kimi zamanlar. (...) Benim için yaşamımı ölüm, yoksulluk ve karmaşa üzerine kurmam olası değil. Dünyanın gün geçtikçe yavaş yavaş bir çöle çevrildiğini görüyorum, gittikçe yaklaşan ve bir gün bizi de öldürecek olan gök gürültüsünün giderek yükselen sesini duymaktayım. Milyonlarca insanın acısını içimde taşıyorum. Buna karşın gökyüzüne baktığımda, her şeyin iyiye döneceğini, bu barbarlıların biteceğini, dünya düzenine huzur ve barışın yeniden egemen olacağını düşünüyorum. Bu geçici duraklama sürecinde, ileride gerçekleşmesi muhtemel olan bu görüşlerime sahip çıkmak zorundayım! (...) Savaşın ve soykırımların hüküm sürdüğü bir coğrafyada doğup büyümesi
Anne Frank
Anne Frank
'ı erken olgunlaştırmıştır. ‘… bu yavaş beni yaşlandırdı, olgunlaştırdı.’ Hislerini ailesine ve çevresindeki diğer insanlara çok fazla belli etmemiş, günlüğünden başkasına da açıklamamıştır. Öyle ki bir röportajda babası, ‘… gerçekte hislerinin ne olduğunu yalnızca bu günlükte görebildim.’ der ve şöyle devam eder, ‘Çoğunlukla aileler çocuklarını gerçek anlamda tanımıyorlar.' '... Ebeveynler yalnızca öğütler verir veya doğru yolu gösterirler ama karakterin nasıl bir gelişim göstereceği, herkesin kendisine bağlıdır.' Arka Ev’de kendi içinde yaşayan, içinde kopan fırtınaları kimselere belli etmeyen, yalnızlığı ile baş başa kalan genç kız günlüğünde şu satırlara yer veriyor; ‘Keşke bazı sonuçlar görebilseydim veya bir kez olsun beni seven birinden cesaret alabilseydim.’ Ebeveynleri ve ablası Margot hakkında düşündükleri zaman zaman değişmektedir. Değişen bu duygu ve düşüncelerini elinden geldiğince tarafsız bir şekilde günlüğünde Kitty ile eleştirmiştir kimi zaman da. Ablasını ve babasını daha iyi tanımaya çalışırken kendisi ile çelişkili kişiliği ve normları olan annesiyle arası hep mesafeli kalmıştır. Günlüğün ilk sayfalarında Anne’nın annesine karşı hissettiği duygular daha nettir ve günlük boyunca da bu duygulardan bahsedilmektedir. Babası Otto Frank’ın bahsi röportajında kendisinin de dediği ve günlükte okurlar tarafından da bariz bir şekilde analiz edebileceği şekilde Anne Frank’ın öz eleştiri yetisi, kendisinin en belirgin kişilik özelliğidir. Benliğini iki gruba ayırmış ve bir benliğine daha hassas davranıp onu korumasına alırken kişiliği ve davranışları hakkında çoğu kez eleştirel yaklaşım sergilemiştir. (...) Benim karakterimin en belirgin özelliği, kendimi tanıyor olmam, bu beni uzun zaman tanıyan herkesin dikkatini çekiyor olmalı. Kendime, adeta bir yabancı gibi uzaktan bakabiliyorum. Tamamen ön yargısız veya Anne’nın karşısına, bir yığın özürle, onun neyi iyi neyi kötü yaptığını inceliyorum. Bu ‘benlik duygusu’ beni hiçbir zaman bırakmıyor. (…) Birçok konuda kendi kendimi yargılıyorum ve gün geçtikçe babamın şu sözlerinin ne kadar doğru olduğunu daha iyi görüyorum: ‘Her çocuk kendi kendini yetiştirmeli.’ Anne Frank’ın 1933 yılında Alman Şansölyesi olan Adolf Hitler hakkında, 21 Temmuz 1944, Cuma tarihinde günlüğünde yazılı olan haberde; 'Sevgili Kitty, Artık bir umudum var, sonunda iyi şeyler oluyor… Evet, gerçekten iyi gelişmeler! Haberler harika! Hitler’i öldürme girişiminde bulunulmuş, hem de Yahudi komünistler veya İngiliz kapitalistler tarafından değil, damarlarında asil Germen kanı dolaşan, genç bir kont olan, Alman generali tarafından. ‘Tanrı’nın bir lütfu’ olarak Führer’in yaşamı kurtulmuş ve ne yazık ki iki sıyrık ve ufak tefek yanıklarla atlatmış bu olayı...' Aslında bu duyduğu haberle Adolf Hitler’e karşı duyduğu nefretinden çok şu düşüncesini açıklamak için yazıyor sırdaşı olan günlüğüne; Bu birçok subay ve generalin savaştan bıktıklarını ve Hitler’i ellerinden gelse bir kaşık suda boğacaklarını gösteren en güzel kanıt… Ve ne yazık ki; 8 kişinin yakalandığı, 2 kişinin de onlara yardım etmekten ötürü tutuklandığı o uğursuz günden (4 Ağustos 1944) 7 ay sonra önce ablası Margot peşinden de Anne, bulundukları toplama kampındaki diğer 10 bin civarı Yahudi gibi tifo ve yetersiz beslenmeden dolayı öldü. Arka Ev’den geriye bir tek babası Otto Frank hayatta kalmıştır. Kızının vasiyetini yerine getirmek isteyen 'Pim' , günlüğü yakalandıkları günden beri muhafaza eden Miep Gies’ten alıp içerisinde Anne Frank’a ait cinsellikle alakalı düşüncelerini sansürleyerek ve bazı düzenlemeler yaparak (Anne Frank’ın annesine karşı duyduğu hisleri ve Frank ailesi ile 2 yıl boyunca Arka Ev'de gizlenen diğer 4 kişinin bazı mahrem sayılabilecek bilgileri Otto Frank tarafından çıkarılmıştır.) kitap olarak bastırmıştır. Zamanla birkaç ilave ile kitap, olabilecek en yalın ve gerçek haliyle önümüze gelmektedir... Nazi Almanya’sında ailesi ile küçük bir çatı katında 2 seneyi aşkın bir süre ile gizlenirken, tüm bu katliamların bir gün sona ereceğine, eski huzurlu günlere geri döneceğine ve yeniden okula devam edeceğine inanmak isteyen ve hiçbir şekilde umudunu kaybetmek istemeyen
Anne Frank
Anne Frank
'ın hikayesiydi tüm bunlar…
Anne Frank'ın Hatıra Defteri
Anne Frank'ın Hatıra DefteriAnne Frank · Epsilon Yayınevi · 20237,4bin okunma
·
87 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.