"NO BORDERS" Sınır yok. Mülteci kamplarındaki bir duvar yazısı bu. Tüm sınırlar onlar için bir kabus olmuş. Devletler, kendi ülke çıkarlarını göz önünde bulundurdukları için, insani kaygılardan uzak kalıp önvelikle kendi insanlarını düşündüklerini, kendi; ekonomik, kültürel, politik gidişatlarını düşünerek koydukları sınırlardır bu sınırlar. Her şey normal karşılanabilir belki bu açıdan. Haklı olarak belli sınırlar içerisinde geçen yaşayışlarındaki standartların bir anda bambaçka boyutlara çıkmasını istemeyebilirler. Biraz vicdana gelip "insani" yönlerini ön plana çıkararak kamplar oluşturup yardom paketleri sağlayabilirler karşılık olarak mültecilere. Onları, belirli seçimlerden sonra kısmi olarak alabilirler kendi sınırları içerisine ama bu, devletlerin iltica etmek isteyen kişilere olan ve pek de göz önünde bulunmayan davranışlarını silmez. Savaşlardan kaçıp iltica yoluna başvuranların tümünün de masum amaçlar taşıdığını iddia edemeyiz ama bir ilticanın görüşüne bakarak, mülteci olmak isteyenin elinden ne zaman tutulacağını anlarız heralde. Danışıklı dövüş kısmen bu. Ülkelerinde yaşanan sıkıntılardan kaçmak zorunda kalanlar ile bunu fırsata çevirenlerin kavramlara dayanarak gündem oluşturması aynı şey değil. Sivil toplum örgütleri ile kişisel gönüllülük temelinde hareket edenlerin koşuşturmacasına ek olarak devletlerin göz boyama girişimleri de tıpkı fırsattan yararlananlarla aynı şey aslında. Esir kamplarında yaşanan zorlu yılları okuyup, dinleyip, izleyip nasıl iç sıkıntısı yaşıyorsak, mülteci kamplarında yaşqnan zorlu günleri, aylar ve yılları da aynı şekilde görebilmeliyiz. Kıyılarda çocuk ölüleri karşılamak hoş olmasa gerek.

MülteciRakel Sezer · Kara Karga Yayınları · 20207 okunma

·

33 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

H. Ferventis