#kitapyorumum
Bittiii... Kitabı okurken bir yandanda kafamda nasıl yorumlayacağımı tasarlarken sonunda uğradığım şok nedeniyle hepsi alt üst oldu.
Kalemine hayranlıktan öte aşık olduğum Tarık Tufan yine döktürmüş. Her bir cümlesini sindire sindire okudum içime özümseyeyim diye. Okuyorsun cümleleri özümsüyorsun duyguları hissediyorsun ama okuyup bitirdikten sonra kitabın ne anlattığını unutuyorsun. Geriye sadece hissettiğin duygular kalıyor hatırladığın ve buda kitaplatın defalarca okunmasına olanak sağlıyor.
*"Varlıkları ayıran çizgileri kaybetmek, gerçekliğin de sudaki boya gibi dağılması anlamına geliyordu. Çizgiler yok, renkler yok, gerçeklik yok, etrafımızda bir boşluk küstah tavırlarla büyüyüp duruyor."
(Hayatım boyunca kendimle ilgili olarak uzun açıklamalara girmekten
kaçındım. Duygularımı bütün açıklığıyla uzun uzun anlatmadım
kimseye.Bunu yapmak doğru muydu bilmiyorum ama bu böyle sürdü.
İstedim ki bana bu kadar yakın olan insanlar birkaç kelimeyle, birkaç
cümleyle, bir bakışla, bir nefes alışımla anlasınlar neler olup bittiğini.
Çünkü ben böyle anlayabiliyorum.’’ Hayal Meyal, genç bir adamın yıllar sonra eski yaşadığı yere dönmesiyle
birlikte zihnine doluşan hatıralarla yüzleşmesinin hikayesi.
genç adamın geçmişte İlknur’la yaşadıkları, kadın-erkek ilişkisinde
Son derece çarpıcı duygusal halleri okuyucunun karşısına çıkarıyor.
İki insanın karmaşık ruh durumları, aralarındaki aşkı tanımlanması
güç bir duruma dönüştürüyor.
Adı anılmayan kahraman yaşadığı tüm çaresizliklerden ve ruhsal
çatışmalardan sıyrılabilmek için sığındığı Nefes Saatçisi ve saatçi
Nurettin Efendi hikayenin atmosferini bambaşka bir yere çekiyor.
Hayal Meyal’in her satırında Tarık Tufan’ın samimi ve vurucu üslubu var.)
-kapak tanıtımı-