Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

136 syf.
10/10 puan verdi
Vahîdeddin’in hain olduğu doğru mu?
Kitap Atatürk’ün Falih Rıfkı Atay’a anlattığı ve 1926 yılında Hakimiyet-i Milliye gazetesinde yayınlanan hatıralarından oluşur. Her ne kadar kitabın başlığı içeriğini yansıtmıyor olsa da hatırat içerisinde I. Dünya Savaşından başlayıp, Gazi’nin Zat-ı Şahane’nin yaveri olarak Almanya seyahati ve dönemin önemli Alman isimleri olan Wilhelm, Hindenburg, Ludendorff kişileriyle görüşmeleri ve Mütareke Dönemiyle ilgili önemli anekdotlar yer alıyor. Kısacası I. Dünya Savaşından başlayıp Atatürk’ün Samsun’a çıkışına kadar olan süreci görüyoruz. Bu incelemede asıl değinmek istediğim konu başlıkta da bahsettiğim konu olan Vahdeddin hain mi? Aslında 2023’de bile hâlâ bunun tartışmasını yapmak ne kadar gereksiz olsa da kahvehane tarihçiliğine son vermek için gerçekleri söylememiz gerekiyor. Atatürk'ü Samsun'a gönderen Vahdeddin. Asıl karışıklık ne amaçla gönderdiği kısmında. Tarihi bütün resmi belgeler gösteriyor ki; Atatürk, öyle iddia edildiği gibi müfettiş vs. değil, bugün TSK'daki orgeneral rütbesindeki bir yetki ile ordu yönetmek için gönderiliyor. Peki amaç ne, biliyor musunuz? Trabzon'daki (bugün bildiğimiz Trabzon şehri değil, karadenizden birkaç şehrin toplamı olan bölgeye Trabzon deniyordu) Türk isyanlarını bastırmak için. Evet evet, Türk isyanlarını. Peki nedir bu isyan? İngiltere'nin İstanbul'a çökmesinin ardından karadeniz bölgesinde korkunç sonuçları olan Rum isyanları başlıyor. Köyleri basıp, insanları kadın/çocuk ayırımı yapmadan katlediyorlar. Türk milis güçlerinin en bilinen liderlerinden olan Topal Osman (tini şad olsun) güçlerini toplayıp, Rum saldırılarına karşı benzer saldırılar düzenliyor. Ama yaptığı şey, Rum milis güçlerini bulup yok etmek değil, Rumlar bir Türk köyünü mü bastı? o üç Rum köyünü basıp Rumlar'ın Türklere yaptığının aynını Rum köylülere yapmaya başlıyor. İngilizler bu durumdan öylesine rahatsız oluyorlar ki, Vahdeddin'e baskı yapıp, Türk milis güçleri durdurması için müdahale etmesini istiyorlar. İşte Atatürk’ün Samsun'a gönderiliş amacı, Topal Osman gibi milis güçleri durdurmak. Ayrım burada başlıyor. Atatürk, Vahdeddin'in yaveri. İttihatçı olduğundan şüphe ediyor ama ittihatçıların Atatürk'ü tehlikeli bulmasından da ittihatçı olmayacağını düşünüyor. Belki de bu yüzden yakınında tutmuştur. Her neyse, Vahdettin umduğunu bulamıyor tabii. Atatürk Samsun'a geçtiğinde ordunun başına geçip bırakın Topal Osman ve milis güçleri durdurmayı, onlara destek verip, milis güçlerden tabur oluşturuyor. Hakkında çıkarılan idam fermanı, işte Atatürk’ün bu hamlesi sonrası geliyor. Vahdeddin'in kafasında şu var; İstanbul’un elden gittiğinin farkında. Anadolu'da (bugünkü iç anadolu bölgesi) küçük bir Türk devletine izin verilmesi ve orada padişahlık oynamaya devam etmesi. Birçok Osmanlı padişahı gibi Türkler onun da umurumda değil. Onun umurumda olan şey, Devlet-i Aliyyeyi Osmaniye aslında Osmanlı ailesi ve saray eşrafı. Onların rahatı ve can güvenliği, devletin can güvenliği demek. Devlet dediğin şey, Türklerin varlığı değil, Osmanoğlu ailesinin varlığı. Vahdeddin'in hain olduğu doğru mu? Atatürk Nutuk'ta en büyük hain olarak Vahdeddin'i gösteriyor. Türkler Anadolu’da kurtuluş mücadelesi verirken, aldığı istisnasız her karar Türklerin mücadelesine zarar vermiştir. Kendisi bu kararları alırken, diğer yandan bahçıvanın 17 yaşındaki kızına nikah kıyıp bilmem kaçıncı karısı olarak almakla meşguldü. Anadolu’da başlatılan kurtuluş mücadelesi Sakarya ile taçlanınca, beyimiz Ankara’ya şehzade göndermeye karar verip, zaferden pay çıkarma derdine düşüyor. Atatürk eyvallah etmeyince kursağında kalıyor tabii bu istek. Konu çok dağıldı ama Vahdeddin'in hainliği tescilli bir gerçektir. Hiçbir tarihi olaya bakmadan, yalnızca kaderini yüce Türk milleti yerine İngilizlerin eline bırakarak karıları ve çocuklarını ardında bırakıp İngiliz zırhlısıyla topuklaması bile hain olduğu gerçeğini gösterir. Oysa kaderini yüce Türk milletinin eline bıraksa, Rus monarkların başına gelen acı sona uğramayabilir, son halife Abdülmecid gibi en fazla sürgüne gönderilirdi. “İstanbul ufuklarında yalnız düşman hakaretleri, düşman bayrakları ve süngüleri yükseliyordu. Şaşılacak şeydir. Artık adi bir mendil gibi ayak altında çiğnenen bu çevrede hâlâ bir saltanat, bir hükümet, bir varlık olduğunu zannedenler vardı.”
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk
Atatürk’ün Bana Anlattıkları: Mustafa Kemal’in Ağzından Vahdettin
Atatürk’ün Bana Anlattıkları: Mustafa Kemal’in Ağzından VahdettinFalih Rıfkı Atay · Pozitif Yayınları · 2020864 okunma
··
2 artı 1'leme
·
975 görüntüleme
Seymaa okurunun profil resmi
Eline sağlık, her zamanki gibi çok güzel ve bilgilendirici olmuş 😌🌸
Tengrigens okurunun profil resmi
Teşekkür ederim hanımefendi. ☺️
Bu yorum görüntülenemiyor
Barış okurunun profil resmi
Vahdettin hain sözcüğünün TDK 'daki karşılığıdir.
Pluviofil okurunun profil resmi
Şahane bir inceleme olmuş 👏
Tengrigens okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. 🖤
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.