Gönderi

Gökten kafana ne yağarsa yağsın asla küfretmeyeceksin. Buna yağmur da dahil. Yukarıdan üzerine ne düşerse düşsün,kabulün olmalı.Sağanak ne kadar şiddetli,tipi ne denli dondurucu olursa olsun,bulutların biz aşağıdakilere reva gördüklerine sövemezsin.Böyledir bu düzen.Bunu herkes bilir Yağmur da hüzün gibi bir şey galiba: İlk başta, aman bana ilişmesin diye didinir sakınırsın, emniyette ve kuru kalmak için elinden geleni yaparsın, ama baktın olmuyor, baktın ki yağıyor üzerine dört bir koldan, ta dibine kadar gark olursun ve bir kez bu kadar battın mı, ha bir damla eksik ha bir damla fazla ne fark eder. Yağmur da hüzün gibi bir şey, yakalandın mı bir kez, azı çoğu yok artık. Olsa olsa kuru kalabilenler ve sağanaktan nasibini alanlar var. cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir. Bu dünyada öyle habis şeyler vardır ki, Allah muhafaza, yüreciği tertemiz insanların bunlardan hiç haberi yoktur. İsabet, varsın bilmesinler zaten, bilseler iyi kalamazlardı, değil mi ya? Ama eğer bir kötülük madenine düşmüşsen, sağın solun necasetle kuşatılmışsa, ya da görülecek bir hesabın varsa, o iyi kalpli insanlar derman olamaz yarana. İyilerden yardım isteyemezsin. İşte o zaman kötü bir cin gerekir sana...” Demek ki bazı şeyler değişmiyordu hayatta: suratsız bir ergen isen, suratsız bir yetişkin, suratsız bir orta yaşlı, suratsız bir ihtiyar ve suratsız bir ölü oluyordun. Şablon kalıcıydı. Belki kulağa az biraz karamsar geliyordu ama en azından insanın beyhude yere mükemmellik aramaması gerektiğini gösteriyordu. Yaşadıkça düzelmiyordu hayat, tıpkı yaşlanmakla büyümediği gibi kişinin. Bu da bir teselliydi sonuçta. Zamanla hiçbir şey değişmeyeceğine ve bu kusurluluk hali baki olduğuna göre... içerideki uçurum seni dışarıdaki dünyadan daha çok heyecanlandırıyorsa pekala içine, yani kendi zihnine düşebilirsin. insanlık tarihi boyunca sadece hazreti süleyman cin ordularını yenebilmişti ama o bile büyülü bir demir yüzükten yardım almıştı. hayatın özü direnişte yatar, ancak direnenler insan gibi yaşar. insan özgür doğar ama her yerde zincirlenir, gerçekte fark vahşinin kendi içinde yaşaması, sosyal insanınsa kendi dışında ve ancak başkalarının fikirlerinde yaşamasıdır, öyle ki kendi varlığını ancak onu ilgilendiren kişilerin hükümleri üzerinden hissedilebilir ilim maluma tabidir. ilmin zıddı cehalettir, marifetin zıddı ise inkar, malumları bilmekle olur şuur ve fıtnat ve vicdan... Doğrudur, El Hak, ilim maluma tabidir. insanları yargılarsan eğer, onlar da inadına gidip bildikleri gibi yaparlar. zaman okyanusta bir damladır sadece, budur anın tamamı, hangisinin büyük hangisinin küçük olduğunu görmek için ölçemezsin damlaları. evvela kelam vardı. tesadüfler tesadüfi midir yoksa tevafuki midir?
·
23 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.