Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

352 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
"Yaşamlar" anlaşılmaya muhtaç!
Yaşamak, anlayabilmek kadar anlaşılabilme isteğiyle doludur aynı zamanda. Hani sorarlar ya hep, birilerince bir şeyleri başarmış insanlara "dönüm noktanız nedir?" diye. Ve sıralanır kelimeler ardı sıra anlatılmak üzere. Herkesin bir dönüm noktası vardır hayatta kendince. Çesitli dürtüler harekete geçirebilir kişiyi yola koyulmak için, çabalamak için, başarmak için... Kimisinin ailedir bu dürtüsü, kimisinin ün sahibi olmaktır. Kimisi, içinde büyüyen o "şeyleri" büyük kitlelere ulaştırma ihtiyacı duyar ya da sadece kalbinin sevdiğini ona yaşatmak ister kimi de. Bazılarının da Martin Eden'ınki gibi aşktır. Birçok başarı hikayesi duyduk, duyarız ve duyacağız insan var oldukça. Peki, başarının tanımı nedir diye sordunuz mu hiç kendi kendinize ya da birileri sizi bu soruyu sormaya itti mi hiç? Başarmak, kabul görmek midir, ün kazanmak mıdır yoksa inandığın yolda yürümek , anlam yüklediğin değerleri yaşamak ya da sadece insan olarak tabiatının meyil ettiği şeyleri yaparken birilerinde bir anlamı, karşılığı olmasa dahi kalbi şenlendiren yollarda var olmak mıdır? Herkeste farklı bir karşılığı olabilir başarı tanımının. Daha önemlisi şudur ki: Ne istediğini bilmek ve herkese, her şeye rağmen deyimi yerindeyse 'dünya karşı olsa dahi' emin olunan şeyi yapmak uğruna iradeyi teslim etmemektir. Çünkü çoğunluk bunun idrakına bile varamadan kabul görmeye âşıktır, alkışlanmaya ve onaylanmaya... Yolun başındayken yüzünüzü bir inanç ışığı umuduyla döndüğünüz fakat aradığınızı bulamadığınız gözlerde büyük kitleler tarafından onaylandığınız anda büyük bir şaşkınlıkla görebilme ihtimaliyle doludur hayat, o gerçeği. Martin'in dediği gibi: " Ben hiç değişmemişken, yaptıklarımı çok önceden yapmışken şimdi ne değişti? " derken bulabilirsiniz kafanızda dönen düşünceleri. İşte o zaman üne, sahte sevgi ve alkışlara aşık değilseniz; hayat, yaşamı koca bir ızdıraba dönüştürebilir. Çünkü derin bir uykudan uyanan insanların asıl derdi anlaşılmaktır. Bir kere yaşamın şuuruna varan insan, şuurun uyuduğu bir uykuya razı gelemez. İstese de yapamaz. Ruhu uyanmaya başlayan insanın nefsi de körelmeye başlar dünyanın vaadlerine. Ve sevgili Martin..! O hiç değişmemişken, yaptıklarını çok önceden yapmışken, inanmalarını istediği vakit neden ona inanmamışlardı ki en sevdikleri bile, neden değişmişlerdi şimdi onlar? O hiç değişmemişken! İnsanlar onu değil ününü sevmişlerdi ve o bunu görüyordu. Tüm yalnızlığına rağmen teslim olmadı hiçbirine. Kalbi yaşama küsmüştü ve artık denize dönmek istiyordu. Ve döndü... Bunu ona en çok kendini anlatmayı, kendisini anlamayı istediği kişiler yapmıştı. O, denize dönmüştü sonsuza dek... Sabah uyanmaya doğru kendimi kitabın sonunu değiştirmeye, o son satırları hayal etmek istediğim gibi evirmeye çalışırken buldum. Martin'e yalnız olmadığını ve onu anlayan birilerinin olduğunu söylemek istiyordum çünkü biliyordum ki o sadece bir romana adını veren bir başkahraman değil, içimizde yaşayan biriydi...
Martin Eden
Martin EdenJack London · Mavi Çatı Yayınları · 090,5bin okunma
·
29 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.