Gönderi

272 syf.
6/10 puan verdi
#victorfrankenstein kurbağaların küçük bir elektrik akımı ile tekrar canlandığını öğrenir. Laboratuvar da o deney senin bu deney benim derken, deneyleri üst üste koyar ve level atladığını düşünerek hayvandan yola çıkarak insana uzanmayı yeğler. Cesedleri parçalar ve bir insan vücudunun mükemmelliğini derinden anlamaya çalışır. Anlar anlamasına hatta büyük hayran olur bu yaratılmışlığa. Kaslar tendonlar damarlar kalp, göz, kulak derken insanın en önemli vasfı olan düşünme, öğrenme, idrak ve mantık olarak da beyin organının sağından solundan önünden derken derken burda azmin başarısı vurgulanır sevgili can dostlarım ve düşünme melekesi ve öğrenme kabiliyetli şekil olarak insanın örnekliğinde fakat boy cüsse gibi dış mihrapların gelişi güzel döşenmesi ile orantısız bir varlığın vücuda gelmesi için gecesini gündüzüne katar ve çalışır didinir ve insan üstü mekanizma şeklinde bir yaratık tasarlar. Tasarlar tasarlamasına ve en iyi en çalışkan fark yaratacak bilim insanı olduğunun kanıtı olarak da bu vücuda gelmiş varlığa aynen kurbağa deneyindeki gibi yüksek voltajlı doğanın bizlere sunduğu şimşeği elektrik akımını kademe kademe salar ve elektrik akımının cana geldiğini elleriyle yaptığı bu toplama organ mafyası olan yaratığın önce kıpırdadığını daha sonra canlandığını görmesi ile küçük dilini yutar ve “ben ne yaptım böyle yaww” olacak şey değil diyerek deheşete düşer ve kaçar. Olay buraya kadar basit bilim insanının bilime ve ilme olan açlığını bizlere sunar. Ardından insan hırsına buyrum eder. Ve nihayet insanın Sadece Allah’a yaratma sıfatına olan öykünmesinin ileri safhalarını bize insani boyutuyla anlatmaya çalışır. Bu ilhamın varlığını doğanın yeşermesi kadar denizlerin enginliği ve yamaç dağlarının güzelliği kadar normal anlatır. Kitabın içine daldığımızda müthiş bir doğa harikaları ile karşılacaksınız. Sanki İsviçre’nin dağları ovaları bayırları yazı ve kışı öyle bir tasvir edilir öyle bir tasvir edilir ki; bilim bu şeyi istemektedir. Her yaratılmış öyle donanımlı öyle kendine has bir özelliği ile yansıtılırki dünyanın her yanının soğuk sıcak günlerini bir güneşin doğması ve batmasının insanın tüm duygularının değişebileceği bir etkisi ile bizi dünya nimetleri ile özleştirir bağlar ve doğaya hem muhtaç hemde düşman eder. Bakış açısı geliştirir yazı da ingiliz yazar mary wollstonecraft shelley. Güneşle aydınlanan gün, yeni icatlar için açılan bir kapı niteliğindedir örneğin. Yağan yağmurlar insanın plan yapması için fırsattır. Veya bir göl Kenarı sakinlemek dinginleşmek zihin boşaltmak için en seçkin mekandır. Fırtınanın var olması Çetin bi savaşın mevcutluğudur. Ya insan kazanacak ya da doğa. Buzullar yol almanı engelleyen kütlelerdir örneğin, hareket etmeni örneğin koşmanı engellemesi parmaklarının donması gibi hatta soğuktan düşünememek gibi etkileri insan bedenini kuşatmasıdır. Savaş doğaya ve doğada ne varsa tabiatında ne barındırıyorsa sevgili #victorfrankenstein a savaş açmıştır sanki. Savaşı sevmeyen iyi yüreği ile pır ğır sevgi kelebeği şeklinde dolanan muzaffer beyimiz yaşamda olan ne varsa savaşır haldedir bence. Kitabın içi insani duyguların cirit attığı, maneviyatın zirvesinde, ailenin ve tüm insanlığın derdi için mücadele eden bilim insanını konu alır. Ama gel gelelimki icraat faaaliyat hiç de öyle değil dostlar. Kitap harp için de muharebeyi, muharebe için de cengi, Cenk için de nümayişten ibarettir kanımca. Şimdi nasıl bu kadar tozu dumana karıştırıp ortalığı savaşa çevirdin Hilal diyeceksiniz? Efendim aile bağlarından bahsediyor ama ailesinin manevi desteğini alıyor ama hiç onlara bir yardımda veya fikri birlikteliği yapmıyor. Sözü ve davranışı farklı birinci kayıp bende burda başladı. Anneyi acındırdı yükseltti ve öldürdü, yerine koyduğu kişinin vasıflarıda benzer nitelikteydi. Acınacak haldekini aldı manevi derecesini dile getirdi, duygu yüklemeleri ile onun insancıl tarafını gösterdi ve kurban verdi. Evleneceği kız #Elizabeth ve evlendiği günün akşamı kaybettiği karısı. Neyse devam edelim; Kardeşini seviyordu onu ne bir okula götürdü ne bilim insanı olarak onunla bir fikir Alışverişi yaptı ama o kendinden biraz daha farklı bir kişiliğe sahipti ki o da öldü. Birde evlerindeki bakıcı adında bir kız vardı o da merhametinin kurbanı oldu. Buraya dikkat buyrun lütfen çok insani duygularla yetişmiş insanda bir iftiraya dar ağacına mahkum edildi. Tabi burda #isviçre hükümetinin yasa kanun adalet konularına da bir tür savaş açma söz konusu. Adaletin sağlanamadığı suçsuz yere giden masum insanlar ve hükümet görevlisinin onu yatıştırmaya yönelik teskinlerinin yersiz bir davranış olmasını gösterdi bizlere. Ama burda konu konuyu açıyor İsviçre hükümetinin hiç bir zaman suya sabuna dokunmadığını her zaman kendi rahatını düşündüğünü de varsayarsak hükümetde vatandaşı da hep bencilce kendini düşünen millet demekki. Başkası için asla çabaya girmiyorlar evet özet eleştirimize devam edelim can dostlarım. En yakın arkadaşı bu Victor’a baktı aylarca yanında kaldı neyse ona tekrar can verdi tabiri caizse bu acizliğinin şahitçisi karşısında küçük düşen kahramanımız onu da uyandırmayarak kurban verdi. Babası kaldı onunda yetkileri elinden alınmış güç potansiyeli kaybolduğu için hikayenin içinde eridi resmen bence. Bu kitap aykırılar dolu iyi bir bilim kurgu fakat bizi bağlayan nokta varoluş yasası ile bağlanmaya hayal gücümüzün sınırları zorlanmıştır. Egzistansiyalizm ile kaynaşsada bir birini tamamlayan düşünce ve somut örneği naklini yapamam fakat varoluşçuluk akımını da gözardı edemem. Bir cümlede olsa buraya iliştirmeliyim diye düşündüm. Evet tekrar devam edelim bir kadın yazarın gözünden erkekler dünyası. Bir kadın yazar tarafından annesiz bir toplum. Erkeklerin yönetilmeye konuşmaya muhtaç olan yanlarının ortaya serildiği Toplum ahkakının toplum uyumunun ne denli önemle vurgulandığı bir yapıt diyebiliriz tabiki. Burda ucubenin dile gelmesi konuşmayı yazmayı düşünmeyi öğrenmesi bizi şaşırttımı? Bir kulübeye saklanıp önce davranışların izlenmesini vurguluyorum. Ardından gözleyerek ve duyarak öğrenme şeklinin vurgulanması. Bir bebek gibi agu gu gu gibi anlamsız seslerin daha sonra isimler aracılığı ile kelime telaffuzlarına geçişin ardından insanın temel ihtiyaçları olan yeme barınma ısı ve konuşma veya paylaşmak gibi ihtiyaçlarının belirlenmesi yıldızlı altı çizili vurgu yerleri bence. Almak çalmak gasp eylemenin yanı sıra çalışarak hak etmenin mutluluğu veya hazzını niye vurgulamış? Yanlarına sığındığı ailenin de hükümetle olan problemi sizce niye dile gelmiş olabilir? Yukarıda bahsetmiştim hep bir uyumsuzluk işte . Biz de devlete itaat imandan gelir neyse kıyaslamadan devam edelim değil mi? Yine bir mağara misillemesi ni görüyoruz kavrama idrak noktalarının bir mağaraya benzer nitelikte yerlerde geliştiğini görüyoruz. 3 kitap geçer hikayede. Bu kitapların olmasını ben takdir ettim açıkcası. Hikaye içinde hikaye reklam içerisinde reklam gibi edebiyatın desteklenmesini evrensel buldum açıkcası. Önemli nokta burada tabiki ucubenin yani insan eli ile yaratılmış mahlukun aidiyet duygusunun felsefi boyutu. Adem-Havva-şeytan ve ucube nin varlığının temellendirilmeye çalışılması ve birinin diğerine olan tercih meselesinin yani iradi fikrin ince ince verilmiş olması buranın buhranlı kafa patlatıldığı merkez kombinasyon. Kendini Havva’nın yerine koyması ama eş özellikler benzer fiziki özelliklerin olmaması fakat kendini Adem gibi donanımlı da olmamasının yanı sıra şeytanın vasıflarından da uzak olduğunu iyilik sever ve minnetle andığı güzel şeylerden hoşnut olduğunun vurgusu ile mahlukatlar arasına giremediği için kendi kibri ve hırsı ile kendinin de aynı yaratıcısı gibi sizlerden ben aklen fikren ve fiziki özelliklerim sayesinde daha üstün bir varlık olarak size hükmedebileceğimi görmenizi istiyorum diye sessiz haykırışını görmekteyiz. Kendine ait olmayanı yok etme gibi eylemlerinin masumca edebiyat patlatırcasına konuşması bizi kandıramaz ve ucubenin kötücül olarak itaatsizliği diğer tüm canlıların ona itaat etmesi anlamını da taşıdığı noktasına bizi birden getirir. Öyle ortalarda görünmez insanların her zaman dokunamayacağı uzanamayacağı mekanlarda olması, isterse dağları bile deleceği güç ve potansiyelde bir canlıdır neticede. Kullanmadığımız önemsemediğimiz eşyalarımızın zamanla paslanması çürümesi gübi yok olmaya mahkum olan herşey gibi ucunenin de kullanım talimatının uygulanmaması ve dünyaya ait tüm eşyaların bir ismi olması hasebiyle isimsiz bir canlının zamanla yok olması gerekirken tam tersi dil zenginliği zaman yer yön bilgisi karşısında nutku tutulan Frankenstein nın gerilemesi söz konusudur. Doğa dimdik ayaktadır. Ucube ayaktadır ama Frankenstein nın ailesi yok olmuştur. Bilim ve bilime hizmet eden tüm insanlar gibi not aldığı ve not aldırdığı maddesel verilerin hepsi insanlığa sunulmuştur. Sunulan bu bilimsel keşif ve buluşlar elbette yerine ulaşacaktır ve netice itibarı ile biliminsanı victorfrankenstein amacına ulaşmıştır. İkinci bir deneye gerek görmediğinin de netice sonuç bilgisini açıklayarak bir sonraki nesle bunu bırakmıştır bence. Bizim #haidi nin Alp dağlarının eteklerine uzanan hafızam beni bu topraklar üzerinde yetişen yazarların kurgu-hayal ürünü oluşturma yetilerine dikkat çekti ilk etapta. İsviçre’nin yaşam standartlarının yüksekliği sanırım insanların insani vasıflarını ortaya çıkartmak için zemin hazırlıyor. Ee ne de olsa 1.ve 2. Dünya savaşlarına katılmayarak halkının rahat ve ferah bir ortamda yaşamasını vaad eden ülkenin koşulları bunu gerektiriyor. Bizim Kayserili ve Adanalılar Almanya’ya giderken, Konyalıların İsviçre ye uçmalarını şimdi daha iyi anlıyorum. Frankenstein ve haidi ile yola çıkmakta bir garib ama bildiğimiz şeyin üzerine koymak, düşünmek daha kalıcı oluyor o yüzden böyle bir giriş yaptım.
Frankenstein Ya Da Modern Prometheus
Frankenstein Ya Da Modern PrometheusMary Shelley · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202014.3k okunma
·
149 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.