Gönderi

183 syf.
·
Puan vermedi
"Beni öldürdüler, Wene Hala." Her son bir başlangıçtır derler ama burda birçok kapının aralandığını, ‘telkarilerin’ toplumca nasıl bezendiğini ince ince işlendiğini görmek hatta yaşarcasına hissedeceğinizi umuyorum. Kibarlığı ve uysallığı ile gönüllere taht kuran ana karakterimiz için sayfa sayfa satır satır hatta kelime kelime “umut kırıntısı” ve “belki” nidası aradım durdum. Birinci sayfasından son satırındaki noktaya kadar hatta arka kapağına kadar işi ilerlettim umudun “u” su yoktu…Ama başı da sonuda belli olan bu çöl sayfaları arasında bir zemzem müjdesi olur diye hesap ettimsede, kitabı kapatmamla olan yeşil bir ışık huzmesi beni dalga dalga boyutlara uçurdu-astı-kesti-öldürdü-yaşattı sonra da bir buket çiçek ile beni uğurladı. Bu uçuş esnasında Hakimin edebiyat patlattığı "Kader bizleri görünmez kılar." Sözü ile bazan yaşarken “yaşamadığımızı” öldükten sonra “ismimize-cinsimizle” daha çok yaşandığını tecrübe etmiştim. Kader bazen birini ortadan kaldırır ama varlığını-gelmiş- geçmişini öyle bir yaşatırki “ yaşamanın nefes almadan ibaret olmadığını “ öğretir bizlere. Öte yandan “Güney Amerika ülkelerinde Ortadoğu'dan göçen Arap kökenlilere Türk gözüyle bakılır. Cümlesi ve Türk’lükle alakalı yer yer 3 yerde tanımlama-belirteç kullanılmış ki kahramanımızın ne kadar da taa Kolombiya gibi aşrı aşrı memleketlerden buralara kadar gelen “Milet kavramı” “ırk veya soydaşlık” “töreler adetler” “ kadın kültürü” “ahmak kültürü” “ zengin-fakir beklentileri” Ve memlekete dışarıdan bir adamın gelmesiyle (/cami cemeaatinin/ (şaka şaka) oradaki halkın gelenin üzerinden tekrar düzenlerini kurma ve ona göre şekil alma çabalarını görüyoruz. evlendirilmek üzere yetiştiren kızların ; -Hasta başında bekleme -Gergef işleme -Makine ile dikiş dikme -Kukalı dantel örme -Çamaşır yıkama ve ütü ütüleme -Yapma çiçek ve -Kendi başlarına uydurdukları yemekler de dahil olmak üzere tatlılar, -Ve de aşk pusulası yazacak kadar edebiyat bilgisi Ve yine -ölüm döşeğinde olana saygı -hastaya moral verme -ölüleri kefenleme ve vurucu olay şurada -acıya-dert-sıkıntı çekmeye bağışıklık kazanmış sızlanmayan neşe vermeye proğramlanmış nazik kızların yetiştiği analarının başlarında muhafaza askeri gibi dolandığı toplumsal bir yapıyı da yazar, yazmışda yazmış. Dahası var … Kadının beyanının esas olduğu bu hikayede delilsiz şahitsiz bir insanın an be an ölüme giden yollarındaki iştahla kabaran gübrelendikçe büyüyen arsız yabani ot-çiçekler gibi güzergah boyunca toplaşan nefsleri bir bir güzelce yazmış yazarımız. Namus deyince bir ananın oğullarını sulamasını görüyor, belediye başkanının poker oyunundaki randevusunu, kasapçının bıçakçının kahvecinin seyredenin yada çocukluk arkadaşının her birinin dilleri elleri ayakları kalpleri bağlanmış zehirli su ile sulandıkça bir birlerine benzemelerini görüyoruz. Damadın ve toplumda infial yaratan kendisi de damat olacağı için kahramanımız, ikisinin de ortak noktası olan zengin damatların ölüm şekilleridir. İkisi de toplumun gözü önünde hunharca öldürülmüştür bence! Biri bıçakla diğeri ise yaptığı masraflarla toplu eğlence adı altında haysiyet ve şeref kavramlarını biri güneş batımında biri güneş doğumuyla yerle yeksan ilahi kudrete teslim vermişlerdir diyesim geliyor ama cahil topluma daha uygun olan sanki. kitabın başından beri namus cinayetinin olacağı bellidir de kitapta namus kavramının vurgulandığı yer yok gibi herşey var ama aslında yok! Var olan konu sözlerdeki değil gönüllerdeki toplumun parmağını kıpırdatmamasıdır. Sevdikleri tanıdıkları zarar görmedikleri ahbabları için kimsenin kılını kıpırdatmamasıdır. Halbuki Türk kavramıyla genel ahlak yapılarını açıklamalarına rağmen Arap ve Türk toplumunun da kardeşleri için duyarsızlığınıda olaydan sonra vurgulamıştır yazar amcamız. Örneğin 20 yılda değişen amaçları- hayatları bir cümle ile özetlemiştir yazarcazımız. Evet bitmedi … Rüyalar ağaçlar hayvanlar kıyafetler ve günler . Yılın ayın hatta saatlerin bile öneminin vurulduğu yani zaman mekan ve insan ile yoğrulmuş bu toplu cinayetde pardon hikayede ölen bebenin ve babasının annesinin tutumlarını düşüncelerini ve yetişme tarzları ile yaşam felsefelerinin uyuşmadığını görüyoruz. Hatta ben bir ara annesi sevindi beklediği şeymiydi bu neydi şimdi dediğim yer oldu yani düşünün artık. Evet domuzlara veya hayvanları bile öldürürken gözlerine bakamayan yarımakıllıların mental durumlarını ve bu hikayeden sonra dayanamayıp kansere veya çeşitli sebeplerle ölen insanları yazması da ilahi bir adalet tecelliyatı olarak düşündüm şahsen. Saniye saniye #saadettinteksoy showları tadında satır satır heyecanla bir solukta kitap bitti ama değerli bir tılsımla okurla vedalaştı . Bazen kaderimiz bizleri görünmez kılar. Ama aynı kader bir o kadar da yaşatır.
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022231,6bin okunma
·
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.