Evvel zaman içinde kalbur saman içinde , cinler cirit oynarken eski hamam içinde …. diye başlayan bir masala başlayacaksınız kitabın ilk sayfasıyla … Bugüne kadar polisiye eserler vermiş Ahmet Ümit bu sefer karşımıza “bir masal” kitabıyla çıkıyor ve çok da iyi yapıyor açıkçası . Ben okurken her satırına hayran kaldım eminim siz de okurken aynı keyfi yaşayacaksınız Yeryüzünde sadece beş kıta ve bu beş kıtada beş ülke varmış : - Buz Ülkesi - Kum Ülkesi - Su Ülkesi - Rüzgar Ülkesi - Dağ Ülkesi Bu beş devletin beşinin de hükümdarları ülkelerini adilce yönetir ve halklarına bolluk bereket sunarlar barış içinde yaşarlarmış . Bu beş ülkeyi yöneten kralların sadece birer oğulları varmış . Eğitimli , bilgili , en deneyimli devlet adamlarından dersler almışlar , savaş taktiklerini öğrenmişler . Taht için hazırlanan bu veliahtların kendilerine ayıracak hiç zamanları yokmuş ama yine de prensler bu duruma hiç itiraz etmez , derslerden kaytarmaz , şikayette bulunmaz , bir gün ülkelerinin başına geçeceklerini hesaba katarak var güçleriyle ter dökerlermiş bu uğurda. Ta ki , beşinci ayın beşinci gecesi hayatlarını tümüyle değiştirecek rüyayı beş ayrı ülkenin beş prensi görene kadar . Birbirlerinden habersiz beş prens kadim bir kentte yürüdüklerini , bu kentin hem çok tanıdık hem de hiç bilmedikleri bir yer duygusu yaşadıklarını hissederler rüyalarında. Ve her biri bu kentin sokaklarında gezerken bel ayrı kapıya ulaşır : - Buz Kapısı - Kum Kapısı - Su Kapısı - Rüzgar Kapısı - Dağ Kapısı Şaşkınlıklarını saklayamayan beş prens burada bulunmalarının bir nedeni olduğunu düşünedursun kapılardan geçip meydandaki şirin çeşmeye varmış ve çeşmede bir kadın gözlerini dikmiş onlara bakıyormuş . Bu kadın “ Aşk Tanrıçası “ gerçek sanmışlar lakin bu bir çeşmeymiş . Ve bu çeşmeden kana kana su içip büyülenen prensler ışıklar içinde süzülen bir genç kızın görüp peşine takılıp bu gizemli kentin sokaklarında aramaya başlarlar bu genç kızı . Rüya bu ya beş ülkenin beş ayrı prensi bu genç kıza ne kadar ulaşmak için uğraşsalar da kız beş ayrı kapıdan geçip bu kadim kentin surlarından dışarı çıkıp gözden kayboluvermiş . Tabi kız gözden kaybolunca beş prensin beşi de aniden açmışlar gözlerini ve rüyadan uyanmışlar . Ve doğruca soluğu Kahin’in yanında alırlar rüyalarını yorumlasın diye . Kahin de der ki : “ Bu rüya senin kaderindir. Nasıl ki insan kaderinden kaçamazsa , sen de bu rüyadan kaçamazsın . O kız senin hayatının anlamıdır. Nasıl ki insan o anlamdan ayrı var olamazsa sen de artık o kız olmadan var olamazsın. O kent ki senin vatanındır , nasıl ki insan vatanı olmadan yaşayamazsa , sen de o şehri bulmadan yaşayamazsın .” ( syf . 24 ) Ve kahinin bu sözlerini beş prens ülkelerinin kralına anlatır . Başta krallar buna itiraz etse de prensler çıkacakları bu yoldan vazgeçmeyeceklerini ve rüyalarının peşinden gideceklerini kendilerinden emin bir şekilde ifade ederler ve bütün itirazlara rağmen yanlarına aldıkları beş güvenilir askerle yola revan olacaklardır . “ Aşk , yeryüzünün en büyük mucizesidir , mucizeleri akılla yok edemezsiniz .” ( syf . 26) Beş ayrı ülkenin beş prensi yola çıkmadan önce beş ayrı kahinin onlara nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini anlatır. Aşk Tanrıçası Tapınağı’nda Aşk Tanrıçası beş prense öğütler verir : “ yolculukların en çilelisi aşk için yapılandır ve zorluk ne kadar artarsa aşk o kadar kıymete biner , o kadar anlam kazanır . “ ( syf . 44 ) Ve rüyadaki o kızı ancak bu beş hikmet sayesinde bulabilirsin : - Kararlılık - Cesaret - Tutku - İyilik - Özgürlük Ve en önemlisi de özgürlüktür . Asla sevdiğin insanların gardiyanı olma (syf. 47) Ve Aşk Tanrıçası’nın öğütlerini heybesine dolduran beş prensin aşk yolundaki imtihanları da böylelikle başlamış olur . Öfke mağarasındaki kıza, Cesaret vahasındaki savaşçı kıza, Yalnızlık Körfezindeki kıza, Asalet Şatosunun gizemli sahibesine, Ve Umut Dağındaki cüzamlı kıza varmak için yolculukları başlar . Daha ilk sayfadan büyüsüne kapılacağınız bir kapı aralıyor sizlere Ahmet Ümit . Beş ayrı prensin hayatlarının aşkını bulmak için sergiledikleri bu mücadelede artık eskisi gibi olamadıklarını , karşılarına çıkan tehlikelerle nasıl mücadele ettiklerini okurken siz de kendinizi değişmiş hissedeceksiniz . Unutma , hayat cesurları sever . ( syf. 87 ) Ve Tanrıların en sevdiği kullar aşıklardır. ( syf. 185 ) Bu kitabı okurken en çok hoşuma giden şeylerden biri de hayvanlar gibi konuşturulması ve onların da prenslerin verdikleri bu mücadeleye destek olmaları onlara yol göstermiş olmalarıydı . Ne yazsam az kalır aslında aldığım bir sürü not , eklemek istediğim bir sürü cümle var lakin yeterince yazdığımı düşünüyorum Ben keyifle ve büyülenerek okudum umarım siz de kitabı edinip aynı duyguları hissederek okursunuz Keyifli okumalar diliyorum….

Bir Aşk MasalıAhmet Ümit · Yapı Kredi Yayınları · 20228,1bin okunma

·

366 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Kübra Ayyıldır