Gönderi

114 syf.
·
Not rated
Kehribar
KEHRİBAR Öyküleri okumak istiyorsanız tercih yapmalısınız. Çabuk yazılmış ve alışık olduğumuz serim, düğüm, çözüm ayakları üzerinde yükselen ve okuyucuyu sadece anlık bir doyuma ulaştıran olay öyküleri mi okumak istersiniz; yoksa dura dura okunacak, yürekte bir tortu gibi çöküp kalacak, düşündükçe ağırlaşacak, yorumladıkça çoğalacak durum öyküleri mi? Tercihi yaptıktan sonra bir müzik de seçmelisiniz. Çünkü öykülerin tınısı Orta Asya'dan kopuz ile başlayıp ta Ege'ye uzanan ve orada da tambura dönüşen geniş bir enstrümantal havaya sahip. Ben çoğunlukla üniversite yıllarımda dinlediğim Tümata Grubu’nun ezgilerini duydum desem yalan olmaz. Doğayı çok iyi tanıyor Pınar Vardar. Renklerin dilini anlıyor, şiirsel bir üslupla konuşabiliyor tabiat anayla. Bu sebeplerden ötürü öykülerinin geneline natürmort bir ezgi hâkim. Manisalı oluşu onun yazma kabiliyetine epik bir güç ve lezzet katmış. Zira Beyaz Zamanın İçinde başlıklı öyküsünde dikkatimi çeken tanrı/tanrıça isimleri ve İslamiyet öncesi kadim efsanelerin isimlerinin telmih edilmesi rastlantı olmasa gerek. Yine bu öyküde ismi zikredilen Anavatan Oteli de Atılgan 'ın kaleme aldığı Anayurt Oteli olsa gerek. Yazarın üslubu şiirsel ve nazenin. Sanki öykü yazmıyor da bir kitre üzerine desenler damlatıyor gibi. Dile hâkimiyeti ve yer yer okuyucu sıkmayan, aksine okuma sürecine ahenk katan Osmanlıca terkipler kullanması çok hoşuma gitti. İlk öykü olan Mâvi ve Sühan bana Seyduna ve Şahrud'un aşkını anımsattı. Birbirinin kaderine evvel ezel yazılmış iki varlığın ahire kadar olan tutkusunu anımsattı. Aşk Şiiri başlıklı öyküsünde kadının yeri, anlamı, değeri için yazdıkları feminist bir kalemden dökülmüş gibiydi. İnsanın etine batsa da doğru ve haklıydı cümleleri. Bu öykülerin üzeri nazenin tüllerle örtülüdür ve okuyucu bu örtüyü kaldırmalıdır. Kendini çırılçıplak ortaya seren öyküler değildir bunlar. Diyeceği çoktur lakin anlamak için/duymak için latif bir kalp lazımdır. Bu tarz öyküleri/yazıları çok severim. Bir çırpıda kolayca okunan metinlerde bir gizem yoktur benim için. Ancak okuyucuya uzaktan işmar eden, peşine takan, yer yer sözlük ihtiyacı hissettiren metinlere gıpta ederim. Hatta didaktik bir detayı da var ise işte o kitap benim için tadından yenmez. Bu okumam sırasında da "Mamba Yeşili" ni, "Zengûle Makamı" nı ve "Dasvidanya" yı merak edip araştırdım ve öğrendim. Ezcümle, bir metinden beklediğim pek çok vasıf bu öykülerde mevcuttu. Öyküler gerçekten çok güzeldi. Dura dura okudum. Hepsinin içinde bir acı var, bir yalnızlık. Kendime çok yakın buldum öyküleri. Sanki hepsinin bir yerinde ben de vardım. Hele özellikle "Çocukları büyütürken sen nerdeydin" teması işlenmiş olan öyküde neredeyse ağlayacaktım. Yazarın kalemini/tarzını Nazan Bekiroğlu 'na çok benzettim. Kaldı ki Bekiroğlu da gıpta ettiğim bir yazardır. Öyküden çok deneme tütüne yaslanan öyküler bunlar. Diyecek çok sözü var Pınar Hanım'ın. Var da kimseyi kırmak istemeyip sözü yarıda kesmiş gibi, ben bu kadar diyeyim de siz gerisini anlayın demek ister gibi... Özellikle çok beğendiğim "Ey Dost!" başlıklı öyküde tamamen kendimi buldum. İçimdeki kocaman sevgi yumağından ördüğüm hırkaları giydirecek kimseyi bulamayışımı gördüm bu öyküde. Bir Gün İstanbul başlıklı öykü tam bir post-modern üslûba sahip. İç monologla örülmüş öykü bana Tezer Özlü ve Selçuk Baran sesini anımsattı. Beklentiler ve yalnızlık ancak bu kadar güzel anlatılır diye düşündüm. Sor Ona başlıklı öyküde, seven bir kalbin çekip gidene söylemek istedikleri var. Bunlar öyle cümleler ki her bir âhı bir hektar ormanı yakar, her bir hesabı mizanda bin okka gelir. Pınar Hanım tüm bu öyküleri benden habersiz benim için yazmış sanki. Yahut biz ayrı bedenlerle aynı yerlerden yara almışız. İyice okuyup hazmetmeden yazmak istemedim. Hakkını vermek (verebilmişsem eğer) istedim. Öncelikle tekrardan teşekkür ederim, hem zahmet verdiğiniz için hem de beni bu güzel satırlar ile buluşturduğunuz için. Sizden daha çok öykü istiyorum. Yüreğim derinden sızladı okurken. Adeta kelime kelime okudum hemen bitmesin diye. Notlar aldım telefonuma ve kâğıtlara. Kafamda evirip çevirdim pek çok yeri. Ben sizi derdinden duydum, o kelimelerdeki maksat bende hâsıl oldu, gönlünüz dert görmesin. Kıymetli ellerinizden dostlukla sıkıyorum Pınar Hanım. Rabbim hem edebî yolunuzu hem de hayat yolunuzu daima açık eylesin inşallah. Ayşe Yazıcı Yavuz
Kehribar
KehribarPınar Vardar · Klaros Yayınları · 20201 okunma
·
63 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.