Kütüphanesi Nora Seed hayatı berbat bir hale gelmiş, yalnız, çaresiz bir kadın. Yaptığı bazı hatalar sonrası kendini bir “Gece Yarısı Kütüphanesi”nde buluyor. Orada okuldayken en sevdiği insanla karşılaşıyor ve olaylar gelişiyor. Nora’nın yolculuklarını incelediğinizde aslında yapılan yolculukların her birinin Nora’nın iç yolculuğu olduğunu anlıyorsunuz. Hayatlarımızın daha iyi bir versiyonu mümkün mü yoksa zaten hayatımızın en iyi versiyonunu biz mi yaratıyoruz? Tam olarak bu soru üzerinden bu kitabı tanımlayabilirim belki de. Uzun zamandır okuduğum en akıcı kitaptı. Dili ve anlatım biçimi sürükleyiciydi. Hiçbir yerde kendini tekrar etmemesi en çok sevdiğim şey olabilir. Yaptığım bazı hatalardan sonra hayatımın daha iyi bir versiyonunu yaşayan başka bir yerde başka bir “ben” olabileceği fikri gelirdi aklıma. Bu fikir beni mutlu ederdi çünkü bir yerlerde mutlu olduğumu bilirdim o zaman. Sonra mutluluğun sadece anlık olduğunu, sürekli mutlu olamayacağımı anladım. Sürekli mutlu, başarılı, sevilen veya seven biri olamazdım. Bu kitapta benim yıllar önceki halime göz kırpmamı sağladı. Nora’nın birçok özelliğini bana çok benziyordu. 17 yaşında yüzmeyi bırakmış ben de o yaşta bıraktım. Diğer özellikleri söylemek istemiyorum çünkü kitapla ilgili gereğinden fazla ipucu vermiş olurum. Çok satan romanlara karşı insanların genel olarak olumsuz bir algısı oluyor. (Bu algıyı hiçbir zaman anlayamadım) Gece Yarısı Kütüphanesi ise sanki bu algıyı yerle bir etmek için yazılmış bir şaheser! “İnsanlar şehir gibiydi. Bazı kötü yönleri var diye bütün şehirden nefret etmezdiniz. Sevmediğiniz yanları, birkaç tane tehlikeli ara sokağı ve mahallesi olabilirdi ama bir şehri yaşanır kılan şey iyi yönleriydi.” Sf.47 “Her şey olmak, hiçbir şey olmamaktır.” Sf.214 Bu kitabı alın, aldırın.

Gece Yarısı KütüphanesiMatt Haig · Domingo Yayınevi · 202154,7bin okunma

·

33 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.