Şiire boş diyenlere gelsin bu inceleme
Bazen şunu görüyorum etrafımdaki insanlarda: Kitap okuyorum. Ne okuyorsun? Şiir kitabı ve ya edebiyat. Tepki çoğu zaman bu yönde: Amaaan ne öğreneceksin ondan? Boş işler ve s.
Böyle düşünen insanların bazı şeyleri anlamadığından eminim, ya da hayata benim gözümden bakmıyorlar. O zaman ben de şey diyeyim tarih okuyanlara: niye okuyorsun ki? Zaten bir şeyleri değiştiremezsin mi?
Bazen şiir okumak insanı cidden rahatlatıyor. Tesadüf değil ki, nazım nesirden önce varmış. Bana göre şiir okumak uzun cümleler okumaktan daha rahatlatıcıdır ve sinilerinize tesiri kaçınılmazdır. Çünkü daha çok duygu barındırır, ruhu besler. Nesir ise yazının buluşundan sonra gelişmiştir. Hani derler ya basitten zora doğru gider gelişim. Buna katılmıyorum, zira şiir basit değil, daha derindir. Bu aralar kafamı dağıtmama yardımcı olanlardan biri bu yetenekli şairin kitaplarıdır. Kendinin şiir hakkında yazdıkları aslında her şeyi anlatıyor:
Tarih de içindedir şiirin gelecek de
Yaralı gönüllere ilaç deseniz olur
Su da deseniz doğrudur, ekmek de
Zümrütten yapılmış taç deseniz olur
Duygudur, heyecandır, tefekkürdür, aşktır
En makbul yazıdır şiir..
Cevapların hasadından geriye kalan o ki
Çok söz, yüksek ses, cilalı kelimelerden ziyade
Sükutun fırtınasından doğan
Kuru gürültüleri kovan
Samimi olduğu nisbette sade
İnsanlık ekmeğinin tuzu
İfadelerin özüdür şiir..
Kitabın ismini merak edenlere de ilk sayfalarda cevap vermiş şair:
Yer dediğimiz kütle bizim ağırlığımızı çekti, pisliklerimizi çekti, sevdiklerimizi çekti ve bir gün cansız bedenimizi de içine kadar çekecek.
Aklımız hariç..
Ruhumuz hariç..
Bunları kim nereye çekecek? Uyduların cirit attığı uzaya olması serçenin dahi kafasına sığmaz. Bırakınız kalsın. Gidip de saraylar, köşkler mi yaptıracaksınız vakitken? Yeryüzü insanoğluna çok bile.''
Şiir basit mi? Asla..