Profesör Reşat Kaynar, "Birisi çıkıp, 'Efendim,
doğrudan doğruya din toplumlar için gerekli midir?' diye bir soru sordu," diyor ve
Mustafa Kemal'in nezaketle yanıtını şöyle anlatıyor: "Din toplumlar için gereklidir.
Dinsiz bir toplum olamaz. Şimdiye kadar dinsiz bir toplum görülmemiştir. Ama
biz dini Allah ile kul arasındaki bir bağlılık olarak görüyoruz. Fakat bu bağlılığı
tamamen istismar ederek, Allah ile kul arasına girip oradan birtakım menfaatler
sağlayan insanlar var. Biz işte bunların mücadelesini yapıyoruz ve bu mücadeleyi
devam ettireceğiz. Çünkü doğrudan doğruya din gibi kutsal bir mesele istismar
edilirse bu memleket için büyük zararlar verir. Bundan dolayıdır ki tekrar ediyo-
rum, din, toplumlar için lâzımdır ve yalnız Allah ile kul arasındadır. Allah ile kul
arasına girip menfaat sağlayanları mutlaka bertaraf etmek lazımdır."
Kemalizmin laiklik ilkesi salt halk egemenliğine dayanan devlet yapısını meşru
kılmak amacına yönelik olmakla kalmamış, sosyal alanda ve özellikle eğitim alanın-
daki köklü değişimlerin yapılmasına da yol açmıştır. Bunlar arasında en önemlisi
tekke, zaviye vb gibi halkın gündelik yaşamını olumsuz yönde etkileyen dinsel gö-
rünüşlü tüm kurumların kapatılması ve eğitimin birliği' yasasının çıkartılmasıdır. 38
"937
Dini kullanarak elde ettikleri kazanç kapısı ellerinden alınan 'dinci kesim' neden
Atatürk'e karşıdır? Çünkü Mustafa Kemal, kurduğu laik cumhuriyetle 'egemenliği
kutsaldan alıp bireye vermiş, kuldan vatandaş, ümmetten millet' yaratmıştır.
Yani bukesimin içine sindiremediği konu, 'milli egemenlik' meselesidir. Buna verilecek en
doğru yanıt da Mustafa Kemal'den gelmiştir: "Egemenlik kayıtsız şartsız milletin-
dir."
Sayfa 30 - Alfa