Tüm kitapsever dostlarıma mutlu akşamlar kitaplarla güzelleşen vakitler diliyorum.
Mezopotamya'nın kalbinden gelen sesleri duyar gibi oluyorum
Geçtiğimiz ağustos ayında Aydınlanma Yolunda kitabını okuyarak kalemi ile tanıştığım yazarın bu kitabını okumak da benim için çok keyifliydi. Gerek anlatım zenginliği gerekseı dili ile akıcı bir okuma oldu. Diğer taraftan ile ele aldığı konu ve oluşturduğu kurgusu ile heyecan ve merak duygularımı tetikledi. Polisiye türünde diyebileceğim bu kitap beraberinde mitoloji, teoloji, coğrafya, tarih, psikoloji gibi pek çok türü de içinde barındırırken hayata dair anlamlı mesajlar da veriyor.
10 yıl önce babasını kaybeden 22 yaşındaki Joshua'nın ABD de başlayıp ordan Erzurum 'a ve doğu illlerimize, sonrasında da Suriye, Irak sınırlarında devam eden, Fırat Nehri boyunca devam edip nehrin denize döküldüğü yerde son bulan hikayesi. Bilgi yüklü bir gezi, diğer taraftan ise can pazarında bir soruşturma, seri katile ulaşm mücadelesi.
Hem millet olarak hem de yaşadığımız coğrafyanın jeopolitik yapısı nedeniyle pek çok kültürün ve de dinin etkisini yaşıyoruz. Göktanrı inancındn, paganizme, mecusilikten ilahi dinlere, peygamber kıssalarından Sümer tabletlerine, mitolojik hikayelere, kutsal kitaplara kadar neler yoktu ki kitapta. Mezopotamya olarak anılan coğrafyanın siyasi, sosyolojik tarihi ve coğrafş yapısal değişiklikleri hakkında da bilgiler sunuyor.
Özellikle Gök Tanrı inancı ve ritüelleri ile ilgili anlatılanlar ve kurguya kattığı zenginlik harikaydı.
Umarım bu kitap bir seridir ve devamı gelir. Güzel ve tamin edici bir sonla bitmesine karşın kurgu gereği cevap bulunamayan ben de soru işaretleri bırakan yerler var.
Dolu dolu bir polisiye okumak isterseniz bu kitabı mutlaka değerlendirmelisiniz.