Gönderi

"O dakikadan sonraydı ki kalabalığın kahkahaları durdurulamaz oldu. Gülmek bulaşıcı bir virüs gibi bütün meydana yayılırken bu salgından görevliler de nasibini aldı. Durum o kadar vahim bir hâl almıştı ki amirleri dahi kahkahalarına engel olamıyordu. Arada, eliyle gülüşünü gizlemeye çalışarak ekibine ciddi olma uyarısı yapıyordu ancak bu hareket kahkahayı tetiklemekten başka bir işe yaramıyordu. Öyleydi ki gülmeyecek olanlar bile bunun mümkün olabilmesine ve hâlâ sürüyor olmasına şaşırarak gülmeye başlıyordu. Salgın artık engellenemez olduğunda kolluk kuvvetlerinden meydanı dolduran yerleşimcilere kadar herkes kendini bıraktı; diyafram kasları bağımsız bir şekilde çalışarak kontrolü ele aldı. Bu sırada kalabalık gittikçe artmış, tedirgin ve kasıntılı hâl yerini rahatlayan bedenlerin kıpırdanma isteğine bırakmıştı. İtaatsizlik duygusu bünyeleri tesirine almış, bir bedenden diğerine aktarılır olmuştu. Kahkahaların ardından dalga dalga yayılan uğultular meydanı kapladı. Islıklar yer yer kuş seslerine karıştı. Birbirini taklit ederek yayıldı bu sesler. Bütün meydan bir anda cıvıldarken türlü türlü hayvan sesi eşlik etti buna. Yabanın sesi insan sesine karıştı. Kitle, içinde ne varsa boşaltıyordu. Sanki yüzyıllardır tutulmuş bir duygu dışa vuruluyor; dev bir ateşin çevresindeki kalabalık bir ayindeymiş gibi büyük bir arınma gerçekleşiyordu. Gözler aşkla birbirine bakıyor, bedenleri gevşeyenler ele ele tutuşup dans ediyorlardı. Lars da kalabalığa karışmıştı. Yeryüzü cisminden solumuş, bir büyünün tesiri altına girmişti. Meteor yağmurunun içinde ufalanıp dünyaya savrulan toz parçalarından biri gibiydi. Elindeki telsizi fırlatıp attı. Aklın, mantığın izlerini sürmek kolaydı. Bu çıldırma hâli ise hesaplanamazdı."
·
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.