Gönderi

Tramvay
Güneş gözlerimi alıyor, karşıdan gelen tramvayı göremiyordum. Anlaşılan iyice yaklaşmadan da göremeyecektim. Geldi: Otogar - SSK. Çarşı, adliye ve belediyeye gittiğinden bu tramvay hep kalabalık olur, kapı zor kapanırdı. Kimseye deymeden öylece dikiliyim demek nerdeyse imkansızdır. Ani bir frenle yanımdaki şişko teyze düşecek gibi olur, ondan kaçayım derken bir adama çarpardım, tutunacak yer bulamaz, boyumun zor yettiği tutamaçları tutardım. Şekerli parfüm, lavanta kolanyası, naneli şeker, ter kokuları birbirine karışır dayanılamayacak bir koku çıkardı ortaya. Islak koltuk altları, sırılsıklam saçlar, bu koku... Hepsi midemi bulandırıyordu. Ağlayan bebeklerin, yer verelim diye tepemizde dikilen teyzelerin ardı arkası kesilmiyor, bu yolculuk hiç bitmeyecek gibi geliyordu . Belediyede biraz boşalmıştı tramvay. Şükür ki oturacak yer buldum. Bir kere kalkmayagör hemen dolar yerin. Bu yüzdendir ki çoğu kişi uyuyor ya da sakat numarası yapar. Az önceki kalabalığa karışmak istemez kimse, takar kulaklığını açar kitabını okur. Genelde tuğla gibi kalın ciltli kitaplar olur bunlar. Ben o kadar kalın kitaplar taşımazdım yanımda. Çantaya kolay sığabilecek, incecik, bir oturuşta biten kitaplardan alırdım. Bugün almamıştım, hoş alsam da bu kalabalıkta okuyamazdım ya. Bakına bakına giderdim ben de. Her gün gide gele ezberlediğim durakları sayar, ne kadar kaldığını düşünürdüm. Bir an önce ayakkabılarımı çıkarıp uzanmak, sabaha kadar kalkmak istemezdim. Kafamı çevirip yolculara baktım; iş çıkışıydı, çoğu benim gibi düşünüyor olmalıydı. Yanımdaki kadın durmadan saatine bakıyordu, çok eski bir saatti, ana yadigarı olmalıydı. Ayağını durmadan yere vuruyor, o vurdukça koltuk sallanıyor, ben de sallanıyordum. Evde hastası vardı galiba veya çocukları yanlız bırakmış olabilirdi. Bir sonraki durakta indi ve koşarak gözden kayboldu, çantasını unutmuştu. Bir genç bindi onun yerine, tahminen 20-25 yaşlarında - ama 23'e daha yakın - gösteriyordu. Hafif kiloluydu ama boyu kaldırıyordu kilosunu, göze batmıyordu hani. Turuncu ekoseli bir gömlek, siyah kot pantalon ve beyaz keten giymişti. Kıvırcık saçlarının arkasından gördüğüm kulak memesinden başlayıp ta tepeye kadar uzanan küpeleri: " Aaa! Erkekler de küpe takar mıymış canım." Sözlerindeki eleştirilere sert bir cevap niteliğindeydi. O kadar boş yer varken oturmamıştı. Herkesin görebileceği bir yere geçmiş, gitarını kılıfından çıkartıp akordunu ayarlamaya koyulmuştu. Yüzünde ne bir hoşnutluk ne de üzüntü vardı. Daha çok bıkkınlık ve isteksizlik vardı. Bu işi her gün yaptığı aşikardı. Buraya da bir önceki tramvaydan inip binmişti. Yavaşça tellere dokunmaya başladı. Ellerine baktım, boyuna bosuna rağmen küçücüktü elleri. Yüzünü görmeyen biri onları kolaylıkla çocuk eli zannedebilirdi. Baş parmağında siyah, ince bir yüzük takmış, modaya ayak uydurmuştu. Ta kolundan başlayıp bileğinde son bulan bir dövmesi vardı. Tırnaklarının yanındaki etleri yolmuştu, anlaşılan stresli bir dönemden geçiyordu. Kısaydı tırnakları, buna rağmen kir içindeydi, çiftçilik veya inşaat gibi ağır bir işte çalışıyor olabilirdi. Devamlı kirlendiği için mi temizleme zahmetinde bulunmuyordu? İşaret parmağı ve orta parmağının üst kısımlarında, birbirine yakın olan tarafları sararmıştı, sigara içiyordu. Kazandığı üç kuruş parayı da ona yatırıyordu. Serçe parmağının bitiminde kalp şeklinde bir doğum lekesi vardı, hoşuna gidiyor olmalıydı ki müdahale etmemişti. Elleri hızla tellere vurmaya başladı. O kadar telin arasında hangisine vurması gerektiğini nereden biliyordu? Üstelik bakmadan ve hızlı hızlı yapıyordu bunu. Kısa sürede ritmi tutturmuş söylemeye başlamıştı: Fikrimin ince gülü... Herkes birbirine bakıp belli belirsiz gülümsemeye başlamıştı. Hoşumuza gitmişti bu dinleti. Ağlayan bebekler, dedikodu yapan teyzeler bir an olsun susmuştu. Herkes karmaşık iç dünyasından çıkmış anın keyfini çıkarıyordu. Derken eller yavaş yavaş ceplere gitti. Bu dinletinin bir karşılığı olmalıydı. 5 lira, 10 lira kimisi 50 lira vermişti. Bir günlük yemek parası çıkmıştı işte. - "Hey delikanlı! Tıngırdatma şunu, kafam götürmüyor." Buradaki rızkı kesilmişti işte. İndi. Diğer tramvayı beklemeye başladı. 28.6.22 , 08.36 @su_dem_
··
236 görüntüleme
Lavinia okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık :)
Gülbâde okurunun profil resmi
Teşekkürler:)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.