En genel tanımla, tarih yaşamın “öğretmeni”dir.
Geçmişi, bugün ve gelecek için tarif sanatıdır...
zaman + bilinç=tarih” biçiminde formüle edilmesi mümkündür ve tarih güncelin kölesi değildir....
“Tarih, bir inşa faaliyetinin nesnesidir. Yapı, homojen ve boş bir zamanda değil, bugünün doldurduğu bir zamanda yükselir,”
Walter Benjamin
“Tarih, kahramanları asanlar tarafından yazılır,” notu düşülen ve kazanan tarafından yazılan resmî tarih, bir okuma ve okutmadır…
“Geçmişe dönük olarak üzerinden fikir birliğine varılmış halüsinasyondur tarih"
James Cameron
Kitlelerin bilinçaltını, ve bilincini yaratmak ve ayrıca kitlelerin bilinçdışı hareketlerini yönlendirmek için manipüle etme aracı olarak kullanılan resmî tarih, taraflı propaganda aracı, hatta kara büyüdür!
Konumuza gelirsek; İsyan deyince evvela akıllara gelen, hepimizi “ateşi çalmak” için yollara düşüren Prometheus’dur.
Prometheus’un hikâyesi aslında haksızlığa karşı başkaldırıyı temsil eder. Ezen zalim güce karşı, ezilenin başkaldırısıdır.
Bilinir tanrılardan “ateşi çalıp” insan(lar)a armağan eden Prometheus, tanrılara başkaldırdığı için Kafkas Dağları’ndaki kayalıklara kıskıvrak zincirlenir. Tanrıların yolladığı kartallar tarafından karaciğeri yenir. Ama Prometheus’un ciğeri kartallarca yendikçe büyümekte, büyüdükçe yine kartallara yem olmaktadır.
İnsanlara ateşi verip, insan(lık)a büyük yangınlar çıkarma imkânını sunan Prometheus titanlar soyundandır. Hesiodos’un söylediğine göre, titan İapetos’la Okeanos’un kızı Kleymene’nin oğludur. Prometheus’un annesinin adı kaynaklarda farklılık gösteriyor. Annesi bazı kaynaklar Okeanos’un kızı Asia, diğer bazı kaynaklarda ise yine Okeanos’un diğer kızı Kleymenedir.
Kelime olarak “erken kavrayan, önce kavrayan/ anlayan” demek olan Prometheus, mitolojide başkaldırının ilk öncüsü olarak geçer...
PROMETHEUS
Karart göklerini Zeus,
Duman duman bulutlarla;
Diken başlarını yolan çocuk gibi de
Oyna meşelerin, dağların doruklarıyla.
Ama benim dünyama dokunamazsın,
Ne senin yapmadığın kulübeme
Ne de ateşini kıskandığın ocağıma.
Şu evrende siz tanrılardan
Daha zavallısı var mı bilmem:
Kurban vergileri
Dua üfürükleriyle beslenir
Haşmetli varlığınız zar zor.
Size umut bağlayan budalalar,
Çocuklar, dilenciler olmasa
Yok olur giderdiniz çoktan.
Ben de bir çocukken
Ne yapacağımı bilmez olunca
Çevirirdim güneşe doğru
Görmediğini gören gözlerimi;
Yakarışımı dinleyecek
Bir kulak varmış gibi yukarıda;
Varmış gibi derdimle dertlenecek
Benimkine benzer bir yürek yukarıda.
Azgın devlere karşı
Kim yardım etti bana?
Kim kurtardı beni ölümden,
Kim kurtardı kölelikten?
Şu benim yüreğim değil mi,
Kutsal bir ateşle yanan yüreğim,
Her işi başarmış olan?
O değil mi coşup taşarak,
Yukarıda uyuyanı aldatarak
Başımı beladan kurtaran?
Benim seni kutlamam mı gerek? Niçin?
Hiç derdine derman oldun mu sen
Derdine derman bulamayanın?
Gözyaşını sildin mi hiç
Başı darda olanların?
Kim adam etti beni?
Güçlüler güçlüsü zaman
Ve önü sonu gelmeyen Kader, değil mi?
Onlar değil mi
Senin de benim de efendilerimiz?
Sen yoksa beni
Yaşamaktan bıkar mı sandın?
Kaçak çöllere giderim mi sandın
Açmıyor diye
Bütün düş tomurcukları?
Bak işte, yerli yerimdeyim;
İnsanlar yetiştiriyorum bana benzer;
Bütün bir kuşak benim gibi,
Acılara katlanacak, ağlayacak,
Gülecek, sevinecek,
Ve aldırış etmeyecek sana Benim gibi!