Herkese merhaba! Bir anda bastıran tipi... Zaman geçtikçe biriken soğukluk ve beyazlık. Sessizlik. Salgın bir köyü ele geçirmeye azmetmiştir. Idealist doktor Garin buna engel olmak üzere aşıyla birlikte yola çıkar. Ama ne yol.. Zorluklarla dolu bir coğrafya, bir at arabası ve tipi. Ve doktorun amacı bu aşıyı ne olursa olsun o köye ulaştırmaktır. Sahi doktor o köye "ne olursa olsun" ulaşabilecek midir? Olay örgüsü içerisinde zaman akışının bütün bu koşullarla birlikte yavaşladığına, durağanlık kazandığına, gerinip esnediğine tanıklık ediyoruz. Coğrafya ve iklim ile birlikte zaman-mekanda da değişimler ve dönüşümler baş gösteriyor. Bu eser, Tolstoy'un Efendi ile Uşak öyküsünün modern yorumu olarak görülüyor. Bu öyküyü okumadığım için bu konuda bir yorum yapmam mümkün değil; ancak toplumu eleştirmek ve toplumu en ince detayına kadar anlatmak konusunda usta bir yazar olduğunu söyleyebilirim. Bu da ancak çok iyi bir gözlemci olmak ve çok okuyup araştırmak ile mümkün sanıyorum ki. Ve yine bir takım sorular beynime üşüşüyor. Bireyler hangi noktada idealistliklerinden ödün vermeye başlarlar? Zaman, mekan, koşul toplum için neyi ifade eder? Birey ve toplum hangi noktada ayrışır? Bütün bunlara rağmen kitapta hiç gerek görmediğim bilimkurgu öğelerine de biraz değinmek isterim. Evet bu bir modern yorum olabilir; ama hikayeyle organik bir bağ kuramadığım bu öğelerin gerçekten gerekli olup olmadığı hala benim için birer sorgu malzemesi. Gerçekten gerek var mıydı? Kitabı okuyanlar varsa gelin yorumlarda konuşalım. Ergin Altay'ın akıcı çevirisiyle. Ve elbette Utku Lomlu'nun şahane kapak tasarımıyla. Zira bu kitabı okurken içinize soğuk aynen bu şekilde işliyor. (Astigmatı olanlar için uzun süre bakmak biraz zorlayıcı olsa da). Kitaplarla kalın!

TipiVladimir Sorokin · Can Yayınları · 2019112 okunma

·

49 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Özgürlük Kurdu