Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

255 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Gerçekten Zamanımız Yok Mu?
Bugünlerde insanlar artık birçok şeyi kitaplardan öğrenir oldu. Onlardan biri de zamanı nasıl doğru kullanabilirsinizin cevabı. Bu konuya hem İslami hem de Batılı tarazda değinen Yaşar Değirmenci, okuyucularına kitabıyla bir ışık tutuyor. İnsanoğlu çok acelecidir. Zamanın kendine yetmediğinden hep şikâyet eder durur. Oysa zamanı kullanmayı bilmediği için zaman kendisine yetmez. Gününü planlamadan öğlen vakti başlatan bir insana zaman nasıl yetebilir ki? Geceyi gündüz, gündüzü ise gece gibi kullanan bir insan nasıl sağlıklı olabilir ki? Nasıl zamanı sağlıklı olarak planlayabilir ki? İnsan kendine bakmadan suçu zamana ne kadarda kolay atabiliyor… Dönse kendine baksa, yaşantısına baksa, plan yapsa zaman kendisine yetecektir oysa. Zamanın nasıl planlanacağı konusunda bize yardımcı olacak olan bir kaynak niteliği taşıyan ve Yaşar Değirmenci’ye ait olan Zaman Yolcusuna Söylenecekler kitabı çıktığı dönem çokça tirat elde etti. Birçok okuyucu ya göre zamanın planlaması konusunda kendilerine çokça yardımcı oldu. Âlimlerin ve ünlü düşünürlerinde sözlerini içinde barındıran kitap bir yol gösterici niteliğinde. Kitabın ön sözünde Mary Roberts’ten yaptığı “insanları doğru dürüst bir hayat yaşamaktan alıkoyan şey, zaman yokluğu değil, zaman israfıdır “ alıntısıyla başlayan Değirmenci, zamanın kıymetini sadece yapılacak önemli işleri olanlarının bileceğini aktarıyor. Zaman Nedir? Zamanın tanımı hakkında farklı paradigmalar var. Kimisi zaman harekettir derken, hareketler dursa zaman ne olur, işlemeye devam eder mi? diye soranlarda olmuş. Zamanın hayatın kendisi olduğunu söyleyen Değirmenci “zamanı boşa geçirmek, aslında hayatı boşa geçirmektir” diyor. Zamanın Çeşitleri Objektif, Sübjektif, İktisatta, İşletmede, Sosyolojik açıdan zamanı ele alan Değirmenci bu alanlarda zamanın ne anlama geldiğini tek tek açıklıyor. İktisatta Zaman tanımında Batı saatinin zamanı homojenleştirdiğini ifade etti. Batıda Zaman Amerika’da sabah saat 07.30 da işe başlayan bir başkanın tembel olarak nitelendirildiğini yazan Değirmenci, Türkiye’de bu disiplinin olmadığının altını çizdi. “Bir memleketin medeniyet ölçüsü, çalışma disiplinidir” söyleminde bulunan Değirmenci’ye göre, bakınca Türkiye’nin bu konuda sınıfta kaldığı söylene bilinir. Batılılara göre 24 saatlik zaman 5’e ayrılıyor: 1-İş 2-Uyku 3-Aile ve sosyal hayat 4-Dinlenme, özel merak ve hobiler 5-Sosyal, dini çalışmalar ve yardımseverlik gayretleri Churchill bir insanın kültür seviyesini öğrenmek istediğimiz zaman, ona boş zamanlarında ne yaptığını sormamız gerektiğini söylüyor. Bir bakıma boş zamanlarımızda yaptığımız işler kadarız. İnsan boş zamanlarını uyuyarak, oyun oynayarak ve yahut boş şeyler izleyerek geçiriyorsa, bu pekte kültürlü olmadığı kanısına varmamıza neden olur. Boş zamanlarını faydalı aktivitelere, gezilere ya da kitap okumaya ayıran insanların daha kültürlü olduğu su getirmez bir gerçek. İslam’da Zaman İslam’da her şeyin zaman öncelikli olduğunu söyleyen Değirmenci, Allah’ın Kur’an’da zamanın geçmesini “devenin memesinden çıkan sütün yeniden aynı memeye döndürülmesindeki zorluğa” benzetildiğini yazdı. Âlimlerin zamanı nasıl yönettiğini incelediğimiz zaman bunu 3 başlık altında toplayabildiğimizi görüyoruz: 1-İstirahat 2-İbadet 3-İlmi Çalışma Âlimler istirahatten çok ilmi çalışmaya zaman ayırıp, Allah’ın dinini Dünya’nın tüm yüzeyine yaymaya çalıştıklarını, bugün birçok ilmi kaynağı incelediğimizde görüyoruz. Bazen birilerinin fedakârlıkları ile biz, birçok işin altına elimizi sokmaktan kurtuluruz. Kuran’ı Kerim’de Allah, insanın vaktini boşa geçirdiği için iki yerde pişman olacağını; fakat bu pişmanlığın bir fayda sağlamayacağını bize haber veriyor. Bu pişmanlıklardan birincisi ölüm anındaki pişmanlık. Bir diğeri ise ahiretteki pişmanlık. Bunlara kanıt olan ayetleri de veren Değirmenci, bu ayetlerin Yunus-49 ve Fatır-36/37 olduğu notunu düşüyor. İslam’da zaman hakkında bilgi vermeyen devam eden Değirmenci, ayetlerden sonra hadislerden de örnekler sundu. İslam Âlimlerine göre zaman konusuna da değinen Değirmenci, birçok kişiden alıntılar yaptı. Hz. Ömer’in “iş bir kere geri kalırsa hiçbir vakit ilerlemez” ikazını da paylaştı. İslam büyüklerine göre kulun vakitlerinin dört olduğunu, bir beşincisinin olmadığını söyleyen Değirmenci, bunların: nimet, bela, itaat ve günahtan ibaret olduğunu ifade etti. Zamanın Düzenlenmesi Zaman kullanımı küçüklükten itibaren düzenli bir disiplin ile öğretilmelidir. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu konu için “Küçüklükte öğrenilenler taş üzerine yazılan yazı, büyüklükte öğrenilenler buz üzerine yazılan yazı” demiştir ve küçüklükte öğrenilenlerin önemine vurgu yapmıştır. Gelişimsel olarak insan yapısına baktığımızda çocukların zihinlerinin daha aktif olduğunu ve öğretilenleri çabuk öğrendiğini görürüz. Bir insan 4-6 yaşlarında iken daha fazla dil öğrenmeye yatkın olduğu ve bu konuda başarılı olduğu gözlemlenirken, aynı insanın 30 yaşından sonra aynı beceriyi daha az oranda gösterdiği gözlemleniyor. Bu nedenledir ki İslam’da çocuklar daha küçük yaşlardayken Kur’an okuması ve hafız olması konusunda yönlendiriliyorlar. Zaman yönetiminde arkadaşında etkisi olduğunu söyleyen Değirmenci, bu iddiasını İmam Gazali’nin şu sözüyle destekliyor: arkadaşlar üçe ayrılır. Gıda gibi olan arkadaşlar (her zaman lazım), ilaç gibi olan arkadaşlar (lüzumunda lazım), hastalık gibi olan arkadaşlar (hiç lazım değil) Eğitim-Öğretimde Zaman Değirmenci bu bölümde öğrencilerin zaman düzenlemesini ele alıyor. Çoğunlukla zamanlarını okulda geçiren öğrencilerde, zamanın kendilerine yetmediğinden en çok şikâyet edenlerden. Öğrencilerin boş zamanlarını değerlendirebilmelerini üç başlıkta toplayan Değirmenci, bu başlıkların: Çocuğun şahsiyetini bir bütün halinde geliştirmek,, iyi vatandaş yetiştirmek ve boş zamanlarda faydalı ilgi alanları bulmak olarak açıklıyor. Zaman cetveli ile insanın yaşamını daha düzenli bir hale getirebilir. Çocukların zamanın kullanımı öğrenebilmeleri için en fazla vazifenin öğretmenlere düştüğünü iddia eden Değirmenci, bunun için de öğretmenin önce kendi yaşamları içerisinde iyi bir zaman yöneticisi olması gerektiğini söylüyor. ‘Vakit doldurmak’ çağından ne olup bittiğini tam anlayamadan ‘vakit geçirmek’ çağına geçtiğimizi ifade eden Değirmenci, “vakti doldurabilmek için gayret gerekliydi. Vakti geçirmek içinse bütün gayretlerden el çekmek yeterliydi” dedi. Bir bakıma haklı aslında. Teknolojinin ilerlemesi ile artık hepimiz onun birer bağımlısıyız. Bunu görmek için ise elimizi cebimize atabiliriz. Cebimizden çıkan cep telefonları bizi bağımlı hale getiren en büyük etkenlerden biri. Bugün biri tuvalete giderken bile onu yanından ayırmıyor ya da yatarken yastığının altında, başucunda tutmaya gayret ediyor. Boş vaktimizi doldurmak için kullanabileceğimiz bu cihazı bugün birçoğumuz vakit geçirmek için kullanıyor. Bunun zihinsel sorunlara neden olduğunu göz ardı ederek. Unutma! Günlerin değerini bilmeyenlerin yılları çabuk geçer. Bugünün değerini anlamadan yarını bekleyen insanların, dünün geçtiğini ve yarının belki de hiç gelmeyeceğini düşünemediklerini söyleyen Değirmenci, aslında bu iddiasında sizce de haklı değil mi? İnsan yarının garanti olduğunu düşünüp, her işini yarına bırakıyor. Oysa dünde önceki günün yarını değil miydi? Tamda bu anda aklıma Ahmed b.Hanbel’in el-Müsned hadis kitabında olan “yarıncılar/erteleyenler helak oldu” hadisi geldi. Ölümlü olan bu dünyada sanki hiç ölmeyecekmişiz gibi uzun planlar yaıp, bugünün planlarını yarına erteliyor olmamızın nedeni ölümü unutmamızdan geçer. Zaman İsrafı Zamanı değerlendirmenin en önemli faaliyetlerinden birinin kitap ve kitap okuma olduğunu aktaran Değirmenci bu konuda Batı’nın daha ilerde olduğunu yapılan araştırmaları yayınlayarak gözler önüne seriyor. Türkiye’nin rakiplerine göre geride kaldığı yayınlanan rakamsal değerler ile de ortaya çıkıyor. Okumanın ve ortaya eser koymanın yaşı olmadığının altını çizen Değirmenci, buna örnek olarak Ömer Nasuhi Bilmen ’in meşhur meal ve tefsirini 80 yaşından sonra beş yıl çalışarak yazdığını ifade etti. Televizyonun Zararları Rufo’nun çocuklar üzerinde yaptığı araştırma verilerine de yer veren Değirmenci, 2-3 saat televizyon seyreden çocukların okulda başarı gösteremediklerine dikkat çekti. Ayrıca çocukların yüzde 47’sinde televizyon yayınlarının etkisi ile ‘kötü yeme’ alışkanlıklarının görüldüğünü, bunun da sindirim ile ilgili hastalıklara yol açtığını belirtti. Sizce de öyle değil mi? Bugün birçok firma çocuklar üzerinden milyonlar kazanıyor. Yetişkinlerden çok çocuklara hitap etme peşindeler. Lol bebekler, slimelar, popitler, stres çarkı gibi birçok gelişime çokta fayda sağlamayan oyuncaklar çocukların gözdesi olmuş durumda. Çocuk ve İnternet Çocuklar içinde internetin daha verimli hale nasıl geleceğini anlatan Değirmenci, bunları 13 başlık altında toplayıp, hepsini açıkladı. Fakat ben açıklamalara yer vermeyeceğim. İsteyen kitabı okuyarak daha fazla bilgiye ulaşabilir. Ama başlıklara bakmakta fayda var. İşte o başlıklardan ilki: internet-zaman münasebeti. Devamı ise şöyle: sağlığını korumayı öğretin, alternatif oluşturun, internete servis yapmayın, yasaklamayın/ meşgul edin, arada topluca ara verin, çocuklarınıza zaman ayırın, interneti sırasıyla kullanın, arkadaş etkisine dikkat edin, bakıcı olarak kullanmayın, televizyon iyi internet kötü olmasın, sizin alternatifleriniz neler? Alıntılar İle Kapanış Kitabın son bölümünde ise ünlü Türk şair ve yazarların zamanla ilgili yazı ve şiirlerinden alıntı yapılarak sonlandırılmış. Bende o şiirlerden biri olan Necip Fazıla ait Geçti, Geçti ile sözlerimi bitirmek istiyorum: Geçti, geçti mevsimler… Süpürüldü takvimler. Gidenlerden kalan şey; Duvarlarda resimler, Mezarlarda isimler… Geçti, geçti mevsimler. Hangi eski iklimler? Has ekmekten dilimler. Hey gidi zamane hey! Tesellisiz ilimler, Adaletsiz taksimler… Hani eski iklimler…
Zaman Yolcusuna Söylenecekler
Zaman Yolcusuna SöyleneceklerYaşar Değirmenci · Siyer Yayınları · 2020427 okunma
·
172 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.