Gönderi

475 syf.
6/10 puan verdi
·
Read in 7 days
"Zodiac Academy: Ruthless Fae", serinin 2. kitabı -yan ve ara kitaplarını saymazsak. İlk kitabına yaptığım yorumların üstüne ekleyerek gideceğim bu incelememde çünkü aynı şeyleri defalarca söylemek istemiyorum. Öncelikle konusundan bahsedeyim. Ki bu kısım ilk kitabı okumayanlar için SPOILER olacaktır. Tory ve Darcy Vega kardeşler ilk kitabın sonunda Kutsal Varisler tarafından en büyük korkularıyla yüzleştirilip tüm okula rezil edilmiş hatta ölümle burun buruna getirilmişti. İkizlere yardımcı olmaya çalışan tek kişi olan bir öğretmenleri de nimfler tarafından öldürülmüştü. Ve adam bunlara kafa karıştırıcı bir not bırakmıştı. İkinci kitap da bunun üstüne başlıyor. Kitaplar ya da kitabın içindeki bölümler arasında aman aman zaman farkı yok, hatta bir gün kitapta 5-6 bölüm sürebiliyor. Yani bu Akademi bu kadar da olaylı. Neyse. Tory ve Darcy yaşadıkları kabul edilemez durum sonrası Varislerin istediği gibi kendi dünyalarına dönme kararı alıyorlar. Bunun için Profesör Orion'un odasından bir toz ve Darius'un odasından da altın almaları gerekiyor. Tory, Darius odada değilken ve herkes ateş evinden ayrılmışken Darius'un altınlarka dolu odasına girip bayağı bir altın çalıyor. En son odadan çıkacakken de odasını yakma fikri ona cazip geliyor ve altınların hepsini eritecek kadar şiddetli bir yangına sebep oluyor. Bu sırada Darcy da Lance Orion'un odasından ışınlanmalarını sağlayacak tozu alırken adama yakalanıyor ve adam da "Bu kadar kolay mı pes edeceksiniz?" deyince pes etmemeleri gerektiğini fark ediyor. Sonuç olarak kızlarımız gaza gelip Akademi'de kalma ve Varislere yaptıklarının cezasını ödetme kararı alıyorlar. Kitap boyunca her varisin başına bir iş açtıklarını, durmadan bir onu bir bunu yakışıklı bulup iki arada bir derede kaldıklarını okuyoruz. Ben genel anlamda Tory'nin bölümlerini okumayı daha çok sevdim. Bana hem daha zeki geldi hem de "kötü çocuk" sevdasını en azından kabullenmiş durumda -ki bunu o kadar çok söylüyor ki artık yeter, anladık dedim. Ayrıca ağzı da çok iyi laf yapıyor. Ama kitapta zaman o kadar yavaş geçiyor ki ikizlerimizin büyüleri üzerine güçlerini geliştirdiklerini doğru düzgün göremiyoruz. Bir an çok güçlü oluyorlar sonra yine basit büyülere yenik düşüyorlar. "Harry Potter"daki gibi dersleri görüyor ve Akademi'nin ve diyarın tarihini, farklı yaratıkları ve büyüleri böyle öğreniyoruz ki kitapta en sevdiğim şeylerden biri bu oldu. Ama bunlar sırasında ikizlerin kendilerini geliştirme çabasını yeterince göremedik. Kitapta ve seride sevdiğim kısımlar, bir sürü büyü, yaratık, fey, dört element, burçlar gibi şeyleri karıştırdıkları hâlde bunu becerebilmiş olmaları. Bizim dünyamızdaki çoğu şeyi onların dünyasına uyarlayabilmeleri. Dil ve anlatımları da bana kalırsa iyi, tabii orijinalini okurken biraz zorlanabiliyorum. Karakterler de aslında kendilerini satabiliyorlar. Öyle ki iki karakter birbirine yaklaştığı an aradaki çekimi çok net hissediyorum ya da öfke ve üzüntüleri bana geçiyor. Ama aşkta hepsi sınıfta kalıyor, tabii daha aşk olmaması da bunun sebebi olabilir. Yani aslında her şeye rağmen oldukça iyi olabilecek bir seri olsa da bazı şeyler bana çok battı. Hatta bu kitapta da ilk kitapta da bazı şeylere o kadar takılıp sinirlendim ki daha da düşük puanlar vermek istedim ama serinin iki kitabı da kendini sürükleyerek bana okuttuğu için gönlüm yine el vermedi. Peki sevmediğim kısımları ne derseniz. Bence spoilera girmiyorlar o yüzden rahatlıkla yazabilirim. Kitaptaki zorbalığın artık zornalık değil bambaşka bir boyuta ulaşması. Öyle ki ilk kitapta çıplak fotoğraf paylaşma, zorla istediklerini yaptırma, saç kesme gibi sahneler vardı. Bu kitapta ise Seth kurt formundayken Tory'nin üzerine işiyor. Yani böyle bir sahneye ne gerek vardı diye soruyorum. Sonra Darius'un müstakbel nişanlısının kilosuyla, kıllarıyla, yüzünün güzel olmayışıyla abartılı şekilde dalga geçilmesi de bence çok yanlıştı. Kitapta herkes ultra yakışıklı ve süper güzelken tam normal birini görmüştük ki o da yerden yere vuruldu. Feylerin farklı formlara dönüşecekleri zaman çırılçıplak kalmaları da bence tuhaftı. Kitapta hemen her sahnede birileri üzerindekileri fırlatıp çıplak kalıyor ve bu gayet normal. Sonra Seth'in ve kurt sürüsünün grup ilişkilerini kesinlikle bu kadar detaylı görmek zorunda değildik. Gereksiz yerlerde fazla detay varken gerekli yerler boş bırakılmış. +18 dozu artırılsın diye uğraşılmış. Bir diğer sorunsa "Harry Potter" evreniyle alakası olmasa da orada yer alan ve benim vay be bu da düşünülmüş, dediğim şeyleri oldukça zoraki yoldan kitaba eklemiş olmaları. Yani Quiditch takımı gibi burada da Pitball takımı var misal. Ve aynı "Harry Potter"da olduğu gibi oyunun açıklandığı da bir sahne. Öğrenci ve öğretmenlerin içki içtiği kasabada mekanlar, gelecekten haber veren profesörler -herkesin isim-soyisim ve türüyle evini bilen profesörler-, öğrencilerin hatalı davranışlarında ev puanı düşme, farklı akademilerin varlığı, elementlere özgü evler ve ortak alanlar vb. gibi. Ama neyse ki kitabın sonunda biraz daha atraksiyon gördük de diğer kitaplar için umudum arttı. Sonuç olarak okuduğum için gurur duymadığım ama yine de merak ederek okuduğum bir kitap oldu. Tavsiye etmiyorum çünkü okurken merak ediyorsunuz ama okumasanız bir şey kaybetmezsiniz ve kitap okutuyor da. Ha, sinir olmak istiyorum diyorsanız o ayrı, o zaman okuyun. "Harry Potter"ın daha basit bir kurgusu olsun, "Zalim Prens"in zorbalık ve fey hikayeleri olsun, "Hepimiz Gökyüzü Olmak İstedik"in burç olayları olsun, "Dikenler ve Güller Sarayı"nın erotik sahneleri olsun, kurt adamlar-vampirler olsun ama beni onlar da kesmez ejderhası, medusası, sireni, çok başlı yılanı, pegasusu olsun, aşk olmasa da olur cinsel çekim olsun, iki kişiden hatta yer yer erkek karakterlerden de anlatım olsun, düşmandan aşka teması olsun, fantastik olsun ama günümüz teknolojisi kullanılsın, o da olsun bu da olsun, hiçbir kitap ögesinden eksik kalmayayım diyorsanız tavsiye ederim...
Ruthless Fae
Ruthless FaeSusanne Valenti · Nielsen · 20199 okunma
·
167 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.