Gönderi

74 syf.
·
Not rated
Es-Selam dostlar. Bu kez incelemesini yaptığım ve diğer kitaplardan farklı bir kitap olan AŞ kitabı ile karşınızdayım. Çok fazla edebî metin okumayan birisi olmama rağmen kitabı elime aldığım gün bitirdim. Okurken "bir sonraki sayfada" merakı kitabı sıkılmadan okumama sebep oldu. Sayfalarında, hüznün dorukta olduğu anlarda bile hep bir umut ışığı vardı. Anadolu'nun çetin ve sert kışlarını andıran ayrılıkları, başak başak serpilmiş umudu ve rengi baharı müjdeleyen yeşilden daha ümitvar olan kavuşmalarıyla bezenmiş, baştan sona gerçeklik ve kültürle bezenmiş bir hikaye. Okurken kâh Bozkır'ın altın sarısı güneşinde yanıyor kâh Doğu'nun başı arşa değen dağlarında ellerinizin buz kestiğini hissediyorsunuz. Bir tarafta bilinmezlikler içinde bilineni arayan bir kadın diğer tarafta savaşın bütün acımasızlığını sırtlanmış, bu yolda varını yoğunu hatta en değerlilerini kaybetmiş ve bulunmayı bekleyen koca bir ömrün hikayesi... Savaş, çaresizlik, keder en keskin hatlarıyla işlenmiş tıpkı kavuşmada olduğu gibi. Kitaptaki olaylardan çok bahsetmek istemedim çünkü o satırlar ancak o satırlarda okunduğunda "yaşanılabilir". Yoksa yüreğe dokunmadan birbiri ardınca sıralanan cümleler olurdu. Fakat bir son var ki tüm kitaba sahip olduğu anlamı yükleyen: « Unutmak > Nesy > İnsiyan> İnsan. Peki unutmaktan türeyen insan, tam da yerini bulmamış mı? "Bir ben var benden içeri" derken Yunus Emre kendini unutup kaybedeni mi, kendini unutanı mı yoksa kendini hatırlayıp bulanı mı kastediyordu? » Peki bizler kendimizi bulabiliyor muyduk? Yoksa daha kendimizi bulamadan başkalarını mı kaybediyorduk? Hatırlayan unutmuş muydu çoktan ya da unutan hatırlayabilir miydi..? Okurken kendinizden bir parça bulmanız dileğiyle, keyifli okumalar...
Aş
Sema Mete · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 20227 okunma
··
558 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.